Ulus-devlet denen garabete karşı yarım yüzyıl meydan okumasının ardından milliyetçiliğin kara baharını bir kez daha göstermesi sonucu dağılan Yugoslavya'nın, içinden çıkardığı uluslar arasında en başarılı futbol ülkesi Hırvatistan oldu . Dünya Kupası'nda elde edilmiş bir üçüncülük ve iki Avrupa Şampiyonası çeyrek finalistliği bu yakın geçmişli küçük ülke için tatminkar başarılar. Hırvatların, özellikle altın jenerasyon diye nitelediği, içerisinde Davor Suker, Zvonomir Boban, Robert Prosinecki gibi yıldızları barından kadrosu damaklarda güzel tatlar bırakmıştı. O kadronun defansındaki isimlerden biri olan ve 2006 Dünya Kupası sonrası göreve getirilen Slaven Bilic'e, ilk aylarında tecrübesizliği nedeniyle önyargılı yaklaşılmış olsa da, çok kısa sürede coşkulu ve yenilikçi kimliğini takıma yansıtarak ülkenin en sevilen simalarından biri haline geldi. Turnuvaya katılan hocalar arasında Morten Olsen ve Joachim Löw'den sonra en uzun süredir görev başında bulunan teknik adam olan Bilic'in, -en azından kısa vaadede- bu turnuva son turnuvası olacak ve önümüzdeki sezon Lokomotiv Moskova'yı çalıştırmaya başlayacak.
Yunanistan'la girdiği liderlik yarışını 2 puan geride bitirerek play-off oynama hakkı elde eden Hırvatistan, hatırlanacağı üzere Türkiye'yi çok rahat bir şekilde geçip, turnuvanın yolunu tutmuştu. Grupta İspanya'nın favori, İrlanda'nın da en zayıf olarak görülmesi onlarla İtalyanlar arasında geçecek bir ikincilik düellosunu öngörülmesine neden oluyor. İtalya'nın geçmiş yıllardaki kadar korkutucu görünmediği; ancak Hırvatların da ciddi zaaflarının olduğu, yakın geçmesini bekleyeceğimiz bir mücadele olacak bu.
Takımın yaşadığı en büyük kriz müdafaa bölgesinde. 34 yaşına gelmiş olan Josip Simunic bu sezon sakatlıklarla boğuştu ve kulübünde sadece 14 maçta sahada yer alabildi. 1.95'lik bir boya sahip olmanıın getirdiği hantallığın üzerine, bir de ilerleyen yaşı ile sakat/formsuz geçirdiği sezon eklenince neresinden tutulsa elde kalacak bir sonuç çıkıyor ortaya. Onun partneri olması beklenen Gordon Schildenfeld'in Türkiye'deki günleri ve ayrılışı haketmediği kadar sert olmuştu; ancak Balotelli, Torres, Robbie Keane gibi oyunculara karşı duracağı düşünülünce o seviyenin çok altında kaldığı aşikar. 2009'da takım kaptanlığına yükselen tecrübeli Darijo Srna, Luka Modric'in ardından takımın en önemli oyuncusu. Her iki kanatta da hem bek hem açık olarak yer alabilen bu çok yönlü oyuncuyu, Bilic -sağ bekte Vedran Corluka gibi güvenilir bir alternatif olması nedeniyle- sağ açık olarak oynatmakta. Takımın en büyük yıldızı olan Luka Modric bahşedilmiş bir futbol yeteneğine sahip. Geçtiğimiz yaz Chelsea'nin astronomik tekliflerini reddeden Tottenham, bunun ödülünü Premier Lig'i 4. bitererek aldı. Onun bu yeteneği, oyun zekası, liderlik özelliklerinden ne kadarını sahaya yansıtacağı, takımın geri kalanının performansı üzerindeki büyük bir değişken. Eğer Hırvatistan gruptan çıkacaksa, bunun Modric'in performansı olmadan gerçekleşmesi düşünülemez. Modric'in yanında daha defansif yükümlülükleri olan Tomislav Dujmovic'i oynatması beklenen Bilic, sol kanatta ise Tottenham'da forma şansı bulamaması nedeniyle iyi bir sezon geçirememiş olsa da gözdelerinden olan Niko Kranjcar'ı görevlendirecek. Orta sahada Dortmund'la sezon başında enfes bir rüzgar yakalayan İvan Perisic, bu yaz yerel ligden çıkıp Bundesliga'ya transfer olması beklenen Milan Badelj ve Sevilla'lı İvan Rakitic gibi bol alternatiflere sahipler. Ivica Olic'in turnuvaya günler kala sakatlanması moralleri bozdu. Olic'in pozisyonu için bu sezon devre arasında geldiği Everton'da 11 gol atarak müthiş bir bahar dönemi geçiren pivot forvet Nikica Jelavic bir numaralı aday. Olic isim bazında Jelavic'e göre daha önemli bir oyuncu olsa da, dakika bulmakta zorlanmış ve tüm sezonu sadece 2 gol atarak geçirmiş bir Olic'in yerine Jelavic daha faydalı olabilir. Jelavic'in partneri atletik ve bitirici forvet Mario Mandzukic, Wolfsburg formasıyla bu sezon 12 gol atarken 10 da asist yaptı. Turnuvanın patlama yapabilecek oyuncuları arasında olan Mandzukic'in, kadronun tamamı içinden, en iyi kulüp performansını sergileyen oyuncu olduğunu söyleyebiliriz. Bu isimlerin ardından, üçüncü gol ayağı olarak, Arsenal'da yaşadığı büyük sakatlık sonrası eski performansının çok uzağında kalan Eduardo da Silva geliyor.
XI (4-4-2): Stipe Pletikosa; Vedran Corluka, Gordon Schildenfeld, Josip Simunic, Ivan Strinic/Daniel Pranjic; Darijo Srna, Tomislav Dujmovic, Luka Modric, Niko Kranjcar; Nikica Jelavic, Mario Mandzukic
Hırvatistan'ın defansif yüzü bize karanlık bir tablo sunarken; ön taraf, tam ters bir şekilde, umut verici bir yol çiziyor. Modric'in ne oynayacağı ve oynatacağı büyük belirleyici, ayrıca İtalya da kendilerine kıyasla çok güçlü bir takım değil. Hırvatistan'ın son yıllarda yarattığı sürpriz takım algısını da düşününce gruptan çıkmaları, hatta çeyrek finali geçip, yarı final görmeleri bile çok ihtimal dışı gözükmüyor.
Klasspor - Özhan Yüksel
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz. 
