Tenasüh - İrlanda Takım Analizi

Site İçi Arama


TENASÜH - İRLANDA TAKIM ANALİZİ

Tenasüh - İrlanda Takım Analizi

2010 faciasından sonra dirilmeyi başaran İrlandalılar, sürpriz umuduyla turnuvanın yolunu tutuyor.

3068 Okunma

 

"Adalet" kelimesinin anlamını bir de İrlandalılara sorun. 2010 Dünya Kupası Elemeleri Play-off'unda oynanan ve ilk maçtaki 1-0'lık mağlubiyet sonrası, Stade de France'da 1-0 önde götürdüğü maçta, kendisinden çok güçlü rakibine karşı dakikaları sayıp, penaltılarda gelecek bir zaferin hayallerini kurmaya başlayan Yeşiller, Henry'nin iki kez eliyle düzelttiği topla başlayıp, içlerindeki son vicdan kırıntılarının da bedenlerini sonsuza dek terkettiği hakem Martin Hansson ve yardımcılarının her şeyi gördüğü halde hiçbir şey görmemiş gibi davrandığı maçı boynu bükük tamamlamıştı. Bu tip travmaları atlatmak ne bireysel ne de toplumsal düzeyde kolay değildir, ancak Giovanni Trapattoni'nin öğrencileri oradan kalkmayı ve Euro2012'de yer almayı başardı. Trapattoni'nin İrlanda'ya uygulattığı oyun stratejisi standart bir 4-4-2. Takım içindeki yetenek noksanlığını, mücadele ve fiziksel güçle telafi etmeye çabalayan İrlanda yenilmesi zor bir takım. Oynamaktan önce oynatmamak, gol atmaktan önce attırmamak üzerine kurulu bir karakteristik benimsenirken, topa sahip olmak ve tempoyu belirlemekten öte rakibe alan bırakmamak ve onları fiziksel olarak yıldırmak Trapattoni'nin takımı için daha önce gelmekte. Takımın hücum planları ise duran toplar ve kanat oyuncuları Damien Duff ile Adrien McGeady'nin yaratıcılıkları üzerinden işliyor.
 
Rusya ve Ermenistan'la girdiği mücadeleyi, grupta ikinci olarak tamamlayan ve play-off'larda karşılaştığı Estonya'yı  4-0 ve 1-1'lik sonuçlarla geçen ekip, C Grubu'nda İspanya, İtalya ve Hırvatistan'la eşleşmiş durumda. Her ne kadar grubun en düşük sıralamalı takımı olsalar da, enseyi karartacak bir durum yok ortada. İspanya'yı bir kenara koyarsak sırasıyla önce İtalya, daha sonra Hırvatistan gruptan çıkacak ikinci takım için muhtemel adaylar, fakat İrlanda'nın umut beslemesini engelleyecek kadar kötü değil işler.
 
Kadronun genel yapısına baktığımızda, yukarıda saydığımız karakteristiğe uygun, homojen bir yapıdan bahsetmek mümkün; Ada'nın muhafazakar futbol kültürü içinde yetişmiş oyuncularla açıklayabiliriz bu durumu da sanıyorum ki. Kaleci Shay Given hakkında Ada'nın en iyi kalecilerinden biri yorumunu yapan da, onu çok sıradan bulup ilk gruptakileri anlayamayan pek çok insan da bulabilirsiniz. Ne olursa olsun, Given, bu takımın en önemli bir kaç isminden biri ve onun tecrübesi 10 yıl sonra büyük bir turnuvaya katılan bu takım için çok değerli. Richard Dunne yetenek olarak yanlış sporu tercih etmiş gibi görünse de, bunu size hiç düşündürmeyecek kadar büyük bir kalbe sahip. Takımın savaşçı ruhunun en önemli sembolü olan oyuncu, her zaman güvenilir peformanslar sergileyen bir stoper. Sağ kanat savunmasında John O'Shea'den, sol kanat savunmasında da Stephen Ward'dan beklenen ofansif gereklilikleri bir kenara bırakıp, sadece defansif yükümlülüklerini tamamıyla yerine getirmeleri. Orta sahanın ortasında İngiliz tipi iki ön liberoya yer veren Trapattoni'nin sisteminde, bu futbol karakteristiğinin külüpler düzeyinde en önemli temsilcisi olan Stoke City'de de sürekli olarak forma giyen ve ne yapması gerektiğini en iyi bilen oyuncu olması gereken Glenn Whelan ve bir başka Premier Lig oyuncusu Keith Andrews var. Şimdiye dek geçtiğimiz bölgelerdeki 6 oyuncuya tamamıyla defansif bir kimlik yüklenirken, takımın ofansif yükümlülükleri diğer 4 oyuncuya bırakılıyor. En önemli temsilcisinin David Beckham olduğu ve yavaş yavaş son temsilcilerini izliyor olduğumuz ağır ama teknik açıkların en bilinenlerinden biri olan Damien Duff sağ kanatta, İrlanda'lıların son yıllarda yetiştirdiği en yetenekli oyuncu olan ve 2010 yılında 9.5 milyon pound karşılığı Spartak Moskova'ya transfer olduğunda İskoçya Ligi'nin ihraç ettiği en pahalı oyuncu ünvanını da eline geçiren Aiden McGeady sol kanatta takımın iki santroforunu besleyecekler. Çok daha iyi bir kariyere sahip olabilecekken yaptığı yanlış transfer tercihleriyle başarabileceğinden çok daha azına razı olan Robbie Keane, elemelerde İrlanda'nın attığı 15 golden 7'sine imzasını attı. Trapattoni zaman zaman takımın hücumlarına yön verme ve Doyle'un düşüreceği topları toplama gibi görevleri nedeniyle ikinci bir forvet gibi, biraz daha geride konumlandırabiliyor kaptanını. En uçtaki isim olan Kevin Doyle ise takımı Wolwerhampton küme düşerken sadece 4 gol atarak silik bir performans gösterdi.
 
XI (4-4-2): Shay Given; John O'Shea, Richard Dunne, Sean St. Ledger, Stephen Ward; Damien Duff, Glenn Whelan, Keith Andrews, Aiden McGeady; Robbie Keane, Kevin Doyle
 
İrlanda neyi, nasıl yapması gerektiğini bilen, oturmuş bir takım ve sahaya çıktıklarında bunu ne kadar iyi uygulayacakları onların konumunu belirleyecek. İlk maçları ve aynı zamanda en kritik maçları olan Hırvatistan maçının sonucu onlar için turnuvayı anlamlandırabilir de, umutları tamamen bitirebilir de.
 
Klasspor - Özhan Yüksel

ETİKETLER
Metin Gören adı ölümsüzleşti
Durali Akpınar'ın acı günü
Gençlerbirliği'nin yeni transferi antrenmana çıktı
Arif Ölmez'den flaş açıklama...
Trabzonspor'dan Gençlerbirliği'ne arka kapı oyunları!
Faruk Koca: Yeni stada yakışır bir takım yaratacağız.
Facebook Yorumları
Facebook üzerinden yorum var.
Site Yorumları
YORUM YAZ
Adınız:
Yorum:
Okuyucularımızın görüşleri bizim için çok önemlidir.
İçinde küfür, hakaret, tehdit, aşağılama bulunmayan; aynı bilgisayardan farklı isimler ile yazılmayan tüm yorumlar yöneticilerimizin onayından geçtikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.