Portakallar'da hedef büyük - Hollanda Takım Analizi

Site İçi Arama


PORTAKALLAR'DA HEDEF BÜYÜK - HOLLANDA TAKIM ANALİZİ

Portakallar'da hedef büyük - Hollanda Takım Analizi

Son Dünya Kupası finalisti kupayı gözüne kestirmiş durumda.

8542 Okunma

 

Yıllar yılı hakettikleri pek çok kupayı kazanamasalar da, göze hoş gelen futbolun medar-ı iftiharı olmuş, total-futbol adı altında futbolun gördüğü en büyük devrimi yapmış, gol ortalamalarında Avrupa'nın en önde gelen liglerinden birini olmayı sürekli olarak başarmış ve futbolseverlerin, Maradona'nın yücelttiği Arjantin'inden sonra, dünya üzerinde en büyük sempatiye nazır olmuş futbol ülkesine savunma futbolu adı altında kasap havası oynatırsanız, Dünya Kupası finali görmüş olsanız dahi, o ülkenin size cephe alması kaçınılmazdır. Bert van Marwijk'tan şu anda talep edilen ilk şey de takımın oyun karakteristiğini değiştirmesi -ki hem onun açıklamalarını, hem de İngiltere gibi güçlü bir rakibe karşı oynanılan oyunu düşününce ofansif bir takımla karşılaşmamız yüksek ihtimal-. 1988'de gelen şampiyonluk dışında bu kupada daha önce yarı finalden ötesini görememiş olan Hollanda'da, van Marwijk'ın hem oyuncu bazındaki sıkıntılara, hem turnuvanın en zorlu grubunda yer alınmasına, hem de diğer iki favorinin -Almanya ve İspanya- daha hazır görünmesine acil bir şekilde çözüm bulması şart. 2002'de Feyenoord'la kazandığı UEFA Kupası'yla hatırlanan 59 yaşındaki teknik direktör, turnuva sonrası takımdan ayrılıp İngiltere veya İspanya'da bir kulüp çalıştırmak istediğini deklare etti.
 
Katılım aşamasında İsveç dışında ortalama üstü bir takım bulmanın zor olduğu E Grubu'nda mücadele veren Hollanda, ilk 9 maçını kazanırken, liderliğini garantileyerek çıktığı İsveç deplasmanından mağlup döndü ve grubu 27 puanla bitirmiş oldu. Hollandalılar kazanma konusunda aynı dirayeti gösteremeseler de, hedef koyma açısından her turnuvası öncesi olduğu gibi bu turnuva öncesinde de kupayı gözlerine kestirmiş durumdalar. Tüm takımların FIFA Dünya Sıralaması'nda ilk 10'da bulunduğu B Grubu'ndan Almanya'nın çıkamaması sürpriz olacaktır. Buna bağlı olarak, ikinci takımın Hollanda'yla Portekiz arasındaki çekişme sonucu belirleneceği aşikar.  Grup aşamasının geçilmesi durumundaysa, A Grubu'ndan gelecek takım karşısında fazla zorlanılmaması ve Almanya'yla final için çarpışılması şu anda en muhtemel gözüken gidişat.
 
Kendisini anarken övgü dolu sıfatları kullanmanın bir futbol kültürü ölçeği sayılabilecek Edwin van der Sar'ın vedası sonrası kaleye geçen Maarten Stekelenburg için aynı türden sıfatlar kullanmak pek mümkün değil. Kötü bir kaleci olmayan ancak Hollanda gibi her şeyin en iyisini arzu edecek bir ülke için de o seviyenin uzağında olan bir kaleci Stekelenburg. Onun için en uygun tanımlayıcı ifade "idare eder" olacaktır sanırım. Hollanda'nın en büyük sıkıntı çekeceği mevkiye gelirsek, burasının defans bölgesi olacağı kanaatindeyim. Ajax'ın kaliteli sağ beki Gregory van der Wiel ile bir kaç sene öncesine kadar yaptığı sakarlıklardan tamamen arınmış görünen ve futbolunda ciddi bir seviye arttırımına gidip, Everton'da başarılı bir sezon geçiren John Heitinga'yı bir kenara koyarsak diğer iki bölge ciddi anlamda kaygı verici. Heitinga'nın partneri -daha iyi bir alternatif olmaması nedeniyle- Joris Mathijsen'ın, zaten çok parlak olmayan bir oyuncu olması, bu sezonu kötü geçirmesini de ekleyince Hollandalılar için karamsar bir hal alıyor. Gio van Bronckhorst sonrası sol bek için güvenilir bir aday bulamayan Hollanda'nın PSV'li genç oyuncu Erik Pieters'ın bu seneki çıkışıyla alevlenen ümitleri oyuncunun sakatlığı sonrası çok çabuk sönmek zorunda kaldı. Şimdi o bölgede oynaması beklenen isim bir kaç sene önce çok büyük bir sakatlık atlatmış olan, turnuva tempousunu kaldırması mümkün görünmeyen 33 yaşındaki Wilfried Bouma ile turnuvanın en genç oyuncusu olan, büyük potansiyelli ancak çok tecrübesiz 18 yaşındaki Jetro Williems arasından seçilecek. Defansın önünde van Marwijk'ın Hollandasının, 2010 Dünya Kupası Finali'nde Xabi Alonso'ya attığı uçan tekmeyle, en nadide eserini ortaya koyan Nigel de Jong ile tecrübeli Mark van Bommel var. Defans hattının güven vermeyen yapısını ve ön tarafın savuma yapmaktan pek de hazetmeyen 4 oyuncudan kurulu olduğunu düşünürsek, bu iki ön liberoya, takımın bir bütün halinde hareket edebilmesi ve aradaki bağlantıların kurulabilmesi konusunda önemli görevler düşmekte. Her ne kadar kibirli ve bencil halleri zaman zaman takımına zarar verse de Arjen Robben, Messi ve Ronaldo'nun olmayacağı bir futbol ortamında, birçokları için dünyanın en yetenekli oyuncusu olarak görülebilirdi. Chelsea'deki başarılı günler ve hayalkırıklığıyla geçen İspanya turundan sonra Robben kariyerinin en olgun ve başarılı günlerini Bavyera'da geçiriyor. Jose Mourinho'nun Milano'dan ayrılışı, Wesley Sneijder'in formunun da tepetaklak bir yola girmesine neden oldu. Sezonun belirli periyotlarında geçirdiği sakatlıklar ve Inter'in bu sezon Serie A'nın orta sıralarında geçirdiği günleri hesap edince Sneijder'ın formu hakkında bir ipucu edinmek zor değil. Barcelona günleri sakatlık nedeniyle sekteye uğramış olsa da, Ibrahim Afellay, van Marwijk'ın gözdelerinden ve formayı sürpriz bir şekilde giyebilir. Ve geldik van Marwijk'ın gecelerinden bol bol vakit çalacak olan hücum hattına. Yıllardır kendilerinden beklenen performansları gösteremeyen Robin van Persie ve Klaas Jan Huntelaar, bu sezon öyle bir patlama yaptılar ki, biri Premier Lig, diğeri Bundesliga Gol Kralı ünvanlarıyla buraya geliyor. van Marwijk'ın oyuncu ve sistem seçimleri konusundaki muhafazakar yapısı göz önüne alınca 4-2-3-1'den vazgeçmesi pek ihtimal dahilinde gözükmüyor. Bu durumda ya bu iki oyuncudan biri ilk 11 dışında kalacak -ki böyle bir durumda bu isim Huntelaar olacaktır- ya da van Persie kanatta oynayacak -Cristiano Ronaldo'nun Real Madrid'de oynadığı dış forvet görevine benzer bir şekilde- ve Huntelaar da en uçtaki isim olacak. 
 
XI (4-2-3-1): Maarten Stekelenburg; Gregory van der Wiel, John Heitinga, Joris Mathijsen, Jetro Williems/Wilfried Bouma; Nigel de Jong, Mark van Bommel; Arjen Robben, Wesley Sneijder, Robin van Persie/Ibrahim Afelley; Klaas Jan Huntelaar/Robin van Persie
 
Hollanda, gol atma konusunda Almanya'yla beraber turnuvanın en rahat takımı; Robben, Huntelaar, van Persie hatta Sneijder ve Afellay gibi oyunculara sahip olan bir takım için üzerine en az düşünülmesi gereken sorun bu. Oyunun tam ters yönündeyse, büyük kuşkulara sahipler ve van Marwijk'ın o bölgedeki problemleri çözmek için üretebileceği alternatif sayısı da sınırlı. Hollanda'nın şampiyonluk şansını defansif ve ofansif karmaşalara ne ölçüde çözüm üreteceği belirleyecek ancak tekrardan göze hoş gelen bir futbol oynayacak olan Turuncular, turnuvayı nerede bitirirse bitirsin, futbolseverlerin gönüllerini tekrardan kazanmış olmaları itibariyle yine de kazanan olacaktır.
 
Özhan Yüksel
 

ETİKETLER
Metin Gören adı ölümsüzleşti
Durali Akpınar'ın acı günü
Gençlerbirliği'nin yeni transferi antrenmana çıktı
Arif Ölmez'den flaş açıklama...
Trabzonspor'dan Gençlerbirliği'ne arka kapı oyunları!
Faruk Koca: Yeni stada yakışır bir takım yaratacağız.
Facebook Yorumları
Facebook üzerinden yorum var.
Site Yorumları
YORUM YAZ
Adınız:
Yorum:
Okuyucularımızın görüşleri bizim için çok önemlidir.
İçinde küfür, hakaret, tehdit, aşağılama bulunmayan; aynı bilgisayardan farklı isimler ile yazılmayan tüm yorumlar yöneticilerimizin onayından geçtikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.