Avrupa içinden Türkiye'ye en benzer lig hangisidir diye sorulsa alacağımız cevap Portekiz ve Yunanistan arasında değişirdi büyük olasılıkla. Yunanistan'la hem coğrafi hem de tarihsel bağlar neticesinde bu benzerlik anlaşılabilir, ancak Avrupa'nın bir diğer ucundaki Portekiz'le bu denli benzer futbol yapılarının olması şaşırtıcı. Türkiye paralelinde büyük bütçeli bir kaç takımın şampiyonluk mücadelesi verdiği ve diğer takımlara figüran rolünün uygun görüldüğü bir yapı var Portekiz'de de. Milli takım seviyesine geldiğimizde ise gidişat farklı bir seyir kazanıyor. 1966 Dünya Kupası üçüncülüğü sonrası -1986 Avrupa Şampiyonası üçüncülüğünü bir kenara koyarsak- yaklaşık 30 yıllık bir duraklama sürecine girdi Portekiz futbolu. Ancak içinde Rui Costa, Luis Figo gibi isimleri barındıran genç jenerasyon, Portekiz'i 1996'da Avrupa Şampiyonası'nda yarı finallere çıkardı ve o yarı final sonrasında da milli takımlar düzeyinde önde gelen ülkelerden biri oldular. Felipe Scolari önderliğinde bu atılımı gerçekleştiren Portekizliler, 2008'de ayrılan tecrübeli teknik adamın yerine gelen Carlos Queiroz'la 2012 Avrupa Şampiyonası elemelerine yapılan kötü başlangıç sonucunda, koltuğu eski bir milli futbolcu da olan genç Paulo Bento'ya bıraktılar. Bento, Portekiz'in üç önde gelen kulübünden biri olarak zikredebileceğimiz ancak son 10 yılda Porto ve Benfica'nın arkasına düşen Sporting Lizbon'a son dönemdeki en başarılı günlerini yaşatırken, takımla iki kez lig ikinciliği ve iki Portekiz Kupası edindi.
Elemelerin, diğer gruplarla kıyasladığımızda, en zorlu gruplarından birinde kalifiye olma mücadelesi veren Portekiz, son maçta Danimarka'ya yenilince Bosna Hersek'le play-off maçına çıkmak durumunda kaldı. Zenica'daki golsüz beraberlik sonrası, Lizbon'da 6-2'lik galibiyetle rahat bir şekilde Ukrayna biletini de kaptılar. Cristiano Ronaldo hedeflerini turnuvayı kazanmış olarak açıklamış olsa da gerçekçi olmakta fayda var. Gruptan çıkma adına Hollanda'yla çekişmesi beklenen Portekiz, şampiyonluk hedefinden ziyade bu hedefe konsantre olmalı. B Grubu'nun son maçı olacak Portekiz-Hollanda mücadelesiyse şimdiden elleri ovuşturup beklenesi duruyor.
Vitor Baia'yla geçen güvenilir yılların ardından bir geçiş dönemi yaşayan Portekiz, aradığı eldiveni bulmuş gibi. Bento'nun Sporting'de geçirdiği yıllarda da kalede yer alan 24 yaşındaki Rui Patricio, elemelerin ikinci bölümünde formayı Eduardo'dan kaptı ve şu ana dek tatminkar bir süreç geçirerek kaledeki ilk tercih olmayı başardı. Son 10 yılda Jorge Costa, Fernando Couto, Ricardo Carvalho gibi önemli stoperler yetiştirmiş bir ülke olan Portekiz bu geleneğini aynı şekilde sürdürmeye devam ediyor. Ricardo Carvalho'nun milli takıma vedasının ardından, onun boşluğunu dolduracak olan Bruno Alves de oldukça kaliteli bir oyuncu. Büyük külüplerinden birine transfer olması beklenirken Zenit'e 23 milyon euro karşılığı transfer olan stoper, hava toplarındaki etkinliği ve agresif oyunuyla tanınıyor. Partneri olan Pepe ise futbolseverlerce dünya çapında en nahoş duygularla anılan oyuncu olabilir, fakat bu onun pozisyonundaki en kaliteli oyunculardan biri olduğu gerçeğini de göz ardı ettirmemeli. Alves-Pepe ikilisi Porto'da beraber oynamış, birbirini iyi tanıyan ve tamamlayacak oyuncular. Fabio Coentrao için Benfica'ya 30 milyon euro bonservis ödendiğinde muhtemelen kimse böyle bir oyuncuya neden 30 milyon euro verildiğini anlamamıştı. Bu sezon oynadığı hemen her maçta Real Madrid'in en zayıf karnı olmak durumunda kaldı Coentrao. Hem defansif içgüdüleri açısından, hem fiziksel dezavantajı, hem de sol açık orjinli oluşu sonucu gelen o bölge için gerekliliklere sahip olmayışı o seviye için yetersiz kalmasına neden oluyor. Paulo Bento'nun elinde şu an için daha iyi bir seçenek yokken, umudu Coentrao'nun iyi maçlar çıkarması. Defansı geride bırakırken Bosingwa'nın, teknik direktör Paulo Bento'yla yaşadığı tartışmalar sonucu kadroda yer almayacağını düşelim. Bento'nun 3'lü ortasahasının önliberosunda Genoa'lı Miguel Veloso yer almakta. Veloso'nun önündeki ikilinin ise Chelsea'li Raul Meireles ile Porto'lu Joao Moutinho olması olası. Bu iki yakın oyun karakterine sahip oyuncu yerine hem Beşiktaş'ta çok başarılı bir sezon geçirmesi, hem de 10 numara oynamaya bu iki oyuncuya nispeten daha yatkın olması Manuel Fernandes'i önemli bir alternatif yapabilir diye düşünülüyordu, ancak Bento'nun Fernandes'i 23 kişilik kadroya dahil etmemesi büyük bir sürpriz oldu. Cristiano Ronaldo artık anneannelerin dahi tanıdığı kadar büyük bir fenomen. Hem La Liga'yı kazanmanın morali ve özgüveniyle, hem de bu şampiyonluğu kazanırken yaşanan fiziksel ve zihinsel yorgunlukla turnuvaya gelecek. Fakat Ronaldo, Messi'den farklı olarak, her zaman milli forma altında olumlu eleştiriler aldı. Nani futbolunu olgunlaştırıyor ve bu sezon Manchester United şampiyonluğu şehrin mavi kesimine bırakmış olsa da etkileyici bir sezon geçirdi. Eusebio gibi futbol tarihine geçmiş bir golcüden beri, en uç noktayı kaliteli bir isimle dolduramanın karın ağrılarını çekilmeye devam ediliyor. Helder Postiga da, Hugo Almeida da o bölge için takımın geri kalanın standardını yakalayamamakta. Postiga'nın sezonun ikinci yarısında Zaragoza formasıyla ligde tutunmalarında büyük işlev gören formu, forma için onu bir numaralı aday yapmakta.
XI (4-3-3): Rui Patricio; Joao Pereira, Bruno Alves, Pepe, Fabio Coentrao; Miguel Veloso, Joao Moutinho, Raul Meireles; Nani, Cristiano Ronaldo, Helder Postiga
Kadronun Avrupa'nın devlerinde forma giyen, tecrübeli bir profile sahip olması büyük avantaj. Takımın tamamının teknik kapasitesi üst düzey ve topa sahip olma konusunda sıkıntı çekmemeleri olası. Önce Cristiano Ronaldo'nun sonra da diğer oyuncuların yakalayacağı ivmeye bağlı olarak kadronun kağıt üzerindeki büyük hedefleri konuşulmaya başlanabilir.
Özhan Yüksel
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz. 
