Klasspor - Ahmet Sülak - Ankaragücü'nün yakın tarihinden alıntılar... yazısı

Site İçi Arama


ANKARAGÜCÜ'NÜN YAKIN TARİHİNDEN ALINTILAR...

5105 Okunma


1999-2000 sezonunun ikinci devresiydi.Deplasmanda Vanspor'la oynayacağız.O dönem averaj takımı olarak nitelendirebileceğimiz bir durumdaydı;Vanspor.Maç başladı ve bir  anda 2-0 geriye düştük.Belli ki takımımız büyük bir rehavetin içindeydi.İlk yarı bu şekilde bitti.İkinci yarıya oyuncu değişikliğiyle başladık ve Cafer'i oyuna soktuk.Bu değişiklik resmen takımı  ateşlemişti.Cafer'in 2 golüyle beraberliği yakaladık ve Tarık'ın golüyle de maçı almasını bildik.Bu 3 puan altın değerinde olmuştu.3 puan gelmeseydi sıralamada çok talihsiz bir  yerde olabilirdik.Bu maçı hatırlayanlar çok iyi bilecektir anlatmak istediğimi..

SEVİNÇ,ENDİŞE VE YARIM DÜZİNE

   Bu sezonun ilk yarısında İstanbulspor'la deplasmanda bizim açımızdan güzel bir maç yaptık.Deplasmanda ilk yarıyı 4-0 önde kapattık.Gollerimizi Baidoo,Ünal Karaman,Cafer Aydın ve Kennedy atmıştı.ikinci yarı başladı ve ilk dakikalarda 2 gol birden yedik.Bu anda maçı radyodan dinlerken endişelendiğimi hatırlıyorum.Kısa sürelik rehavetten oluşan rahatlığın ardından takımımızda Cafer 2 gol daha atarak  hem hat-trick yaptı hem de 6-2'lik skoru meydana çıkararak sonucu belirledi.

KAPTANDAN GÖREV TESLİMİ

   1999-2000 sezonunun son maçında Trabzonspor'la oynuyoruz burada.İlk dakikalara oldukça hızlı başladık ve Baidoo'nun güzel golüyle maça adeta 1-0 önde başladık.Bu gol bulunduğum kale arkasında olmuştu.Maça çok hızlı başladığımızdan dolayı maçın ikinci yarısında oyundan düştük ve tam maç bitti derken golü yedik.Böylelikle sezonu beraberlikle kapattık.Bu maçın önemli özelliklerinden biri ise yıllarca kaptanlığımızı yapan kalecimiz Adnan Erkan'ın son maçı olmasıydı.Şöyle bir durum vardı ki bu maçta Adnan yedek kaleciydi.Kaleyi Zafer Özgültekin koruyordu.Adnan,kendinden sonra önemli bir isme kaleyi emanet ettiği için bunun mutluluğunu yaşıyordu belki de.. Zafer ilerleyen zamanlarda bir kaleci için kısa boyuna rağmen harikalar yaratacak ve 2002 Dünya Kupasında Milli takımımızın 23 kişilik kadrosunda yer bulacaktı...2000-2001 sezonunun başında Brezilyalı bir kaleci olan 'Roberto Da Silva' alındı.Görüntüsü kaleciyi andırmıyordu ama bir kaç maçta hayati kurtarış yapmışlığı vardır.Ayrıca BrezilyalıRogerio ve Güney Afrikalı N'Gobe alındı.Bu iki yabancı oyuncu doğru seçilmişti  ve oyun karakteri olarak  da  iyi oyunculardı.

SEZON KUPAYLA AÇILDI

  2000-2001 Sezonunun başında  Tsyd Kupası finalinde Gençlerbirliği'yle oynadık ve zorlu geçen mücadeleden 3-2 galip ayrılıp sezona kupayla başlamış olduk.

MAÇIN DEVRE ARASI VE FARKLILAŞMA

  Sezon başladı ve bir türlü istikrar yakalayamadık.Devreyi istikrarsızlıkla bitirdik.Ama bu devrenin unutulmaz maçlarından birini 14.haftada Trabzon deplasmanında yaptık.İlk yarıyı 2-0 yenik kapattık.İstikrarlı oyun ve sonuçlar için bir nev-i yemin edildiği dönem,15 dakikalık o kısa sürede oluştu.İkinci devrenin başlamasıyla Kennedy'nin golüyle farkı 1'e indirdik.Golden sonra ataklarımız sıklaştı ve N'Gobe'nin ceza alanının dışından ayağının dışıyla yaptığı vuruş ağlara gitti.Bu golle maçı beraberlikle kapattık ama ligdeki kaderimizin değiştiği dönüm noktası oldu.

15

   İnternetin geniş kitlelere yayılmadığı bu dönemde,şehrin bir çok yerinde bulunan küçük gazetelerden biri tesadüfen önüme gelmişti.Bu 15'in ayrıntılarını ilk kez oradan okumuştum.İmza atarken çekilmiş bir fotoğrafı vardı;oradan bile bir 'Golcü Asaleti' görüyordum.Bu asaletli Ganalı 15'in ismi herkesin tahmin edebileceği gibi Ahinful Augustine'di.Oynadıkça göründü ki sahada olması bile takımımız için pozitif bir güçtü.

SON SÖZ AUGUSTİNE'DEN

  Ankara Derbisi günüydü.Statüye göre deplasmanda oynayacağımız bir maç olacaktı.Gençlerbirliği'yle oynanan Ankara Derbileri her zaman önemli ve oyun olarak oldukça ateşli geçer.Bu maçta tarihe geçen maçlardan biri olmuştu.Maça gerçekten oldukça hızlı ve hırslı başladık.İlk 25 dakikada Niyazi'nin,Faruk Namdar'ın ve Kennedy'nin attığı golle 3-0 öne geçtik.Tam bu dakikadan sonra olanlar futbolun ne kadar ciddi bir oyun olduğunu anlatır nitelikteydi.Dakika 48 olduğunda durum 3-3'e gelmişti.3-0 önde iken maçı vermenin hesabını kimse veremezdi.Bu sorumsuzluğun cezası çok ağır olmalıydı.Dakikalar ilerledi ve son dakikaya kadar bu sonuçla geldi.Atak yönümüze göre sağ taraftan rakip takımın ceza alanının yakın bölgesinden bir serbest vuruş kazandık.Bu serbest vuruştan açtığımız orta penaltı noktasında rakipten kurtulmaya çalışan Augustine'e doğru geldi ve kalecinin sağ tarafına doğru yaptığı muazzam bir kafa vuruşunun ardından top ağlara gitti. (3-4) Tarihe geçen bu maçın tarihini vermek istiyorum:18.02.2001

BİR 4-3'LÜK GALİBİYET DAHA AMA DERS ALMAK YOK

   Ankara Derbisinden 1 ay sonra Antalya'yla deplasmanda oynayacağız.Hırslı ve özverili oyunumuzu ilk dakikadan itibaren burada da göstermeyi başardık.41.dakikada durumu 3-0'a getirdik ve ilk yarıyı bu skorla bitirdik.İkinci yarının başında 1 gol daha bulduk ve skoru 4-0'a getirerek maçı rahat bir noktaya getirdik.Yada ben öyle zannettim.Daha 1 ay öncesindeki maçtan bir çok ders almamız gerekirken tam tersine oyun ciddiyetinden uzaklaştık..Futbolcuların genelinde bu skordan sonra 1 gol yesek bir şey olmaz hatta 2 gol yesek de bir şey olmaz gibi laçka bir düşünce biçimi vardır.Böyle düşünen futbolcunun bir  tık yukarı çıkma ihtimali hiç yoktur.Konumuza gelelim...

    1 gol yedik ardından 1 gol daha yedik.Skor 4-2'ye gelmişti..Bir gol daha yenirse  telaşlı ve stresli bir durum ortaya çıkacaktı.Bu sırada Rogerio'yu ve Tayfun Türkmen'i oyuna soktuk topu ileride tutmak için ama faydalı olmadı.Korkulan oldu ve dakika 88'de 3.gol de yendi.Dakika azdı ama sıkıntı büyüktü.Kalan dakikalar ölüm gibi geçti ama deplasmandan  4-3'lük galibiyetle döndük.

İKİ İSTANBUL TAKIMINA 2-1'LİK TARİFE

    Sezon sonu geldikçe formdan düşmemiz beklenirken takımımız son sürat gidiyordu.Arada istenmeyen kazalar olsa da istikrarlı ve açık farklı skorlar alınmaya devam ediliyordu.Sırasıyla kendi evimizde  Y.Yozgatspor'u 4-0,deplasmanda Antalyaspor'u 4-3,kendi evimizde Ç.Rizespor'u 4-0 ve  deplasmanda Adanaspor'u 3-1 yendik.4 hafta üst üste alınan bu galibiyetin ardından ligde arzulanan sıralamaya yavaş yavaş çıkmaya başlamıştık.5 hafta üst üste galibiyet almak ve sıralamadaki yerimizi belirlemek artık bizim elimizdeydi.Ve o hafta Fenerbahçe'yle oynayacaktık evimizde.Her zaman olduğu gibi hırslı ve özverili şekilde oyuna başladık ama gol bulamadık.Derken..İlk yarının son dakikalarında sahneye Cafer çıktı ve bizi öne geçiren o golü attı.Bu gol öyle bir dakikada geldi ki rakip takımı tam anlamıyla ters köşeye yatırdık.Devre arasına sevinç ve coşkuyla girdik.İkinci yarı başladı ve kontrollü oyun oynanmaya başlandı doğal olarak.Dakika 57'ye geldiğinde Cafer'den bir resital daha geldi.Bu dakikadan sonra geri çekilmekten midir veya rehavetten dolayı mıdır bilinmez sık sık ataklar yemeye başladık.Dakika 72'de ise rakip golü attı.Bu dakikadan sonra maç ateşlendi ama inanmışlığın vermiş olduğu direnme gücüyle maçı bu skorla bitirmeyi başardık.Ligde 5 hafta üst üste gelen galibiyetin ardından ligde 5. sıraya gelmiştik.Bu haftadan sonra aldığımız talihsiz mağlubiyetlerden dolayı ve sıralamada 5.olmak için tek rakibimiz olan Trabzonspor'a da o arada yenilince 1 sıra aşağıya inmiştik.Ki o an bile 4.olmak mümkün görünmüyordu.

   Sezon sonu üçlemesinin başlangıç maçında Galatasaray deplasmanındaydık.Daha önceki maçlarda olduğu gibi bu maça da hızlı başladık ve 10.dakika tam bitecekken  Faruk Namdar'ın güzel golüyle öne geçtik.Faruk,gol pozisyonlarında çok uyanıktı ve nerede duracağını çok iyi biliyordu.İlk yarıyı kontrollü oyunla ve bu skorla bitirmeyi başardık.Tabir-i caizse canı isteyince çok iyi oynayan bir takıma sahiptik.İkinci yarı başladı ve dakika 61'e geldiğinde sol çizgiden getirdiğimiz topda Rogerio'ya 'al da at' dedirten pas ve tabiki top ağlarla buluştu.Farkı 2'ye çıkardık ve stresten uzak oynayabiliriz derken hemen golü yedik.O dönem kısa sürede rehavete girme gibi 'ölümcül bir hastalığa' sahiptik. Bu dakikadan sonra oyunu elimizde tutmak maksadıyla Niyazi'yi ve Özgür'ü oyuna aldık.Bu ölümcül hastalığı bu değişikliklerle yenmeyi ve maçı bu skorla kazanmayı başardık.Bu skorla iki İstanbul takımına gereken dersler de verilmiş oldu.Bu haftadan sonra Ankara'da Erzurumspor'la oynadık ve 5-2 gibi net bir skorla galip gelmeyi başardık.Bu maçtan gelen galibiyetin ardından ligdeki 6.'lığımız garanti altına alınmış oldu.Prestij maçında son hafta Bursaspor'a konuk olduk ve kıyasıya geçen mücadelenin ardından maçı 3-2 almayı başardık.Bursa deplasmanıyla da sezonu kapatmış olduk.

   *2001 UEFA Kupasında o dönem İspanyolların iyi takımlarından olan Alaves ile İngilizlerin ünlü takımı Liverpool finale kaldı.Alaves'in oyuncularından biri ise Sarı Fare lakaplı Hollandalı efsanevi oyuncu Johan Cruyff'un oğlu Jordi Cruyff'tu.Maç ise son zamanların en heyecanlı maçı olma özelliğini taşıyor.Uzatmalara giden maçı Liverpool,5-4 kazanarak kupayı müzesine götürmeyi başardı.Bu anekdodu vermemin sebebi bu maçtan bir sene  sonra anlaşılacaktı...

Facebook Yorumları
Facebook üzerinden yorum var.
Site Yorumları
YORUM YAZ
Adınız:
Yorum:
Okuyucularımızın görüşleri bizim için çok önemlidir.
İçinde küfür, hakaret, tehdit, aşağılama bulunmayan; aynı bilgisayardan farklı isimler ile yazılmayan tüm yorumlar yöneticilerimizin onayından geçtikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.
3
Adem Karakılıç
14 Temmuz 201313:34
Yine Ahmet Sülak yine değerli bilgiler. Ankaragücü'müzün hafızası "Ahmet Sülak"
2
Şentepe-Kayalar
13 Temmuz 201302:40
Ahmet Kardeş,bir sonraki yazında Ankaragücü'nün kırmızı gruptaki şansını değerlendirirsen çok seviniriz...
1
Necati
11 Temmuz 201315:38
Evet Alaves karşısında Radu Niculescu'nun golü ile Ankara'daki maçta öne geçen Ankaragücü sahadan 1-2 mağlup ayrılacak rövanşı da 3-0 kaybedecekti de ben senin bağlamaya çalıştığın yeri çook merak ediyorum.:)
AHMET SÜLAK



Yazarın Diğer Yazıları