Klasspor - Ahmet Sülak - Gençlerbirliği ve Ankaragücü üzerine izlenimler yazısı

Site İçi Arama


GENÇLERBİRLİĞİ VE ANKARAGÜCÜ ÜZERİNE İZLENİMLER

5341 Okunma


Belli bir süredir köşe yazısı kaleme almıyordum. Bu durumu sonlandırıp tekrar yazmaya karar verdiğim bir haftayı geride bıraktım. Hafta sonu oynanan Gençlerbirliği-Başakşehir ve Ankaragücü-K.Erciyes maçlarını basın tribünündeki yerimi alarak izledim ve izlenimlerimi not aldım.

Mehmet Batdal çok zorladı

Bu hafta sonu ilk önce Gençlerbirliği’ni izlediğim için o taraftan başlamak istiyorum. Teknik Direktör Ümit Özat eşliğinde iyi bir çizgi yakalayan Başkent ekibi, lider Başakşehir takımını konuk etti. Maçın ilk 10 dakikasında topla oynama yüzdesi yüksek ve oyunun hakimi bir Gençlerbirliği izledik. O dakikadan sonra orta alan mücadelesi şeklinde geçen maç, 20. dakika ile beraber oyunun kontrolü Başakşehir tarafına geçti. O dakikalarda Visca ve Cengiz Ünder açtığı ortalarda ciddi şekilde tehlike oluşturdu. Bu ikili tarafından açılan ortaların Mehmet Batdal’a ulaşması ve vuruş yapmasına izin verilmesi ise Gençlerbirliği defansının iyi gününde olmadığını gösterir nitelikteydi. Ki 41. dakikada  ceza alanı içine gelen ortada topla buluşan Mehmet Batdal’ın meşin yuvarlağını önce kontrol etmesi ve vuracak zamanı kendinde buluyor olmasının ardından Kaleci Hopf’un sahneye çıkması, Gençlerbirliği’nin şanslı olduğu ve defans oyuncularının müdahale yapmakta geç kaldığı dakikalardan biriydi.

Maçın devre arasında Teknik Direktör Ümit Özat, ilk yarıda ciddi şekilde sıkıntı oluşturan Başakşehir’li Mehmet Batdal’a önlem almış olacakki, ikinci yarıda alan savunmasından ziyade adam savunması yaparak golcü oyuncunun etkinlik süresini kısıtlamayı başardı. Böylelikle Visca ve Cengiz Ünder’in atak yollarını tıkayan Gençlerbirliği, ikinci yarıda rakibine fazla atak şansı vermemiş oldu.

Santrafor ihtiyacı

Savunmadaki sıkıntılarının sözlü müdahaleler ile çözen Gençlerbirliği, topu ofansif alanda tutma konusunda ise pek başarılı olamadı. Kanatlardan içe doğru pas akışını sağlaması düşünülen Serdar Gürler, İrfan ve Aydın, Başakşehir savunmasının üstesinden gelemeyince yol yollarında çok etkili olamadı. En ileride oynayan Kosovalı oyuncu Muriç, Başakşehir savunması içerisinde adeta kayboldu. Geçen sene Giresunspor’da çok başarılı sezon geçiren Vedat Muriç’in daha etkili olmasını bekliyordum ama olamadı. Takıma alışma süresini aşamadığını ve zamana ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bu olumsuz tabloların sonucunda topun ileride kalma süresi çok az oldu. Sakatlıktan dönecek olan Rantie ve Stancu ile devre arasında yapılacak nokta santrafor transfer ile bu sorun kolaylıkla aşılabilir.

Dakika 70 ve sonrasına gelindiğinde ise, maç tam anlamıyla santraç oyununa döndü. Özat ve Avcı, yaptığı değişiklik hamleleriyle oyun hakimiyetinin, kendilerine göre karşı tarafa geçmesini engelleyerek bu maçtan alınan 1 puanın da değerli olduğunu gösterdi.

Hopf, forvet oyuncularını endişelendiriyor

Gençlerbirliği’nin İsveçli kalecisi Hopf, Avrupa’nın kalbur üstü takımları ve süper lig göz önünde alındığında, 14. hafta sonunda 8 golle en az gol yiyen kaleci unvanını eline geçirdi. Takımının takım savunmasındaki başarısının yanı sıra kendisinin de rakip forvet oyuncuları için endişe verecek bir duruma geldi. Hopf ile karşı karşıya kalan oyuncunun, kalenin küçücük kaldığı İsveçli kalecinin ise kaleden büyük olduğunu düşündüğünü sanıyorum. Çünkü; kendi takım arkadaşlarına aşıladığı güven, rakip oyuncuların korkulu anlarına neden oluyor. O yüzden Hopf’a çok kolay gol atılması mümkün değil. Bu performansıyla ileriki aylardan itibaren İsveç Milli takımında sürekli oynayacağını düşünüyorum.

6 sene sonra Özat…

Ümit Özat, takımın başına geldikten sonra Gençlerbirliği 8 puan aldı ve 4 maçtır da gol yemiyor. Bunların önemli istatistik verileri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Maç sonunda Özat’ı dinlemek üzere basın toplantı odasında bulundum. Teknik Direktörlük tecrübesinin ilk döneminde Ankaragücü’nde çalışan Ümit Özat, o dönem açıklama verirken bile oldukça gergin ve sinirli bir görüntüsü vardı. Bu durumu yakından görmüş ve analiz etmiştim. Geçen 6 sene sonunda Teknik Direktörlük konusunda tecrübesini arttıran Ümit Özat, Gençlerbirliği’ndeki performansıyla daha sakin ve ılımlı tutum sergiliyor. Bu durumu, basın toplantısındaki açıklamasında da rahatlıkla gördüm. Verdiği mesajları, sakin ve doğru ifadelerle paylaştı. Bunun böyle etmesi kendisi ve takımı açısından avantaj.

Avcı bile isyan etti!

Daha sonra açıklama yapmak üzere Abdullah Avcı, geldi. Özellikle stat konusunda yaptığı açıklamalar, durumun vahimliğini tekrar ortaya koydu. “35 yıldır bu stada geliyorum, burada en ufak bir gelişme olmamış. Soyunma odaları bile kötü durumda. Zaman zaman bazı yerlerde üşüdüm. Isıtma sorunu olduğu açık. Stat adeta zaman tünelini andırıyor” şeklinde konuştu. Türkiye’nin her noktasına stat yapılırken Cumhuriyetin Başkentinin en son sıraya bırakılması, yüreğimizi her geçen gün tekrar acıtıyor. Bu konudaki çalışmaların daha da hızlandırılması gerekiyor. Ankara’nın bu konuda kaybedecek en ufak vakti bile kalmadı…

Ankaragücü….

Şimdi gelelim Ankaragücü’ne… 107. yılına doğru hızlı adımlarla ilerleyen Ankaragücü ile ilgili aklımdan geçen her noktayı yazmaya kalksam sanırım word sayfalarına sığdıramam. En iyisi son gündem maddesi ile başlayalım.

Lider Ankaragücü

Ankaragücü, ligin 16. haftası sonrasında Gümüşhanespor ile yarıştığı kulvarda, tekrar liderlik koltuğuna oturdu. PTT 1. Lige ulaşmaya az zaman kala, şimdiki ilk hedef ise ilk yarıyı lider kapatmak olmalıdır. Kısa vadedeki hedefi başarmak için 1 hafta var. Hatay deplasmanından alınacak 3 puanın ardından asıl amaç için ilk yarıdaki sıkıntıları ve iyi notları, bir araya getirdikten sonra ortaya çıkacak tablo sonunda dersler olumlu yada olumsuz anlamda çıkarılacaktır.

Takım savunması üzerinde çalışılmalı

Ankaragücü, ligden şimdiden düşen K. Erciyesspor ile oynadı ve maçtan 3-0 galip ayrıldı. Bu maç için teknik yorum yapmak ve analiz çıkarmak, oldukça yanıltıcı olur ve hedefe giden yolda sıkıntıya bile yol açabilir. Bu maçı kıstas almasam da, geçen hafta kaybedilen Kastamonu maçındaki ciddiyetsiz ve mücadeleden uzak oyun anlayışı beni çok rahatsız etmişti. Defanstaki bariz sıkıntılar ile beraber bunun götürüleri, kendi evinde kaybedilen koca bir 3 puan olmuştu. İlk yarının bitmesiyle beraber sadece defans oyuncularıyla değil, takım savunmasını oluşturan oyun disiplinin de daha sağlama oturtmaya yönelik çalışmalar devam etmelidir. Ligde eksi puanda bulunan Erciyes bile zaman zaman tehlike oluşturdu. Bunlar şimdilik önemli zaaf gibi görünse de devre arasında çözülmeyecek sorunlar değil.

Başarı nasıl gelir?

Başarıya gidecek yolda, en önemli konu ise sadece saha içinin konuşulmasıdır. Ankaragücü ile ilgili kaleme aldığım köşe yazılarında, teknik ve taktik yorumu ön planda tutmaya gayret gösterdim. Yönetim veyahut dış etkenlerle ilgili çok az zaman köşe yazdım. Ben şuna inanıyorum, Ankaragücü’nde sadece futbol konuşulmazsa başarı gelmesi mümkün değil. Şu kritik süreçte, şu suçluydu yada bu suçluydu demek veya birilerini hedef göstermenin Ankaragücü’ne en ufak faydası yok. Son senelere bakıldığında, Ankaragücü kaos ortamlarından hiç başarılı çıkamadı ve bu duruma kadar geldi. Ankaragücü’nde sadece futbolun ve teknik ve taktiğin konulaşacağı gün, bizi aydınlığa yakınlaştırıp başarı tüneline ulaştıracaktır.

Ankaragücü ile sadece futbolu kaleme almak ve daha uzun bir yazı için devre arasını bekliyorum. Şimdilik yazacaklarım bu kadar. Saha içinin verdiği mutlulukla gelecek şampiyonluğa…

Facebook Yorumları
Facebook üzerinden yorum var.
Site Yorumları
YORUM YAZ
Adınız:
Yorum:
Okuyucularımızın görüşleri bizim için çok önemlidir.
İçinde küfür, hakaret, tehdit, aşağılama bulunmayan; aynı bilgisayardan farklı isimler ile yazılmayan tüm yorumlar yöneticilerimizin onayından geçtikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.
1
tekrar merhaba
13 Aralık 201614:52
Ahmet bey kardeşim çok ara vermiştin tekrar döndüğüne sevindik Şampiyonluk yazısını yazabilmen ümidiyle kolay gelsin
AHMET SÜLAK



Yazarın Diğer Yazıları