Samsunspor’da teknik direktör Hayrettin Gümüşdağ’ın görevine son verildi. İşin aslı bu beklenmedik bir durum da değildi. Buradaki sorun takımın ilk 10 haftada aldığı 10 puan ve ortaya koyduğu kötü performans değil. Nitekim yönetim de belki realist olan ama asla rasyonalist olmayan bir şeklide ‘hedef ilk 10’ demişti. Gelinen noktada ise hedefin bu şartlar altında ligde tutunabilmek olacağı da ortaya çıktı.
Samsunspor camiasını bırakın sıradan bir futbolsever olarak bile Gümüşdağ ile ilgili yeterli malumata sahip değildik. Hiç beklenmedik bir anda çıktı ortaya bu isim. Biz de onu en iyi tanıdığını düşündüğümüz kişilere sormuştuk yaz aylarında. Kimdi bu kişiler? Elbette ki Gençlerbirliği camiasına mensup dostlar.
Samsunspor’un bu tercihine şaşırdıklarını ifade ettiler çoğunlukla. Sonrasında ise söyledikleri genel hatlarıyla şunlardı; “ Antrenman bilgisi çok iyidir. Takımı fizik-kondisyon olarak gayet iyi hazırlar. Ancak insan ilişkiler zayıftır. Çok sempatik gelmez çevresine. Tavırlarında tutarsızlıklar görülebilir vs.”
Bizde kaldığı 10 hafta boyunca gördük ki, Gençlerbirliklilerin bu tespitleri harfiyen doğru. Bence Hayrettin Gümüşdağ’dan iyi bir antrenör olur. Takımı teslim et, maça hazır hale getirsin ancak iyi bir teknik direktör asla olmaz.
Samsun’daki hali, medya ile tribün ile futbolcu ile uyumsuz bir çizgideydi. Halbuki Samsun medyası zor bir medya değildir. Taraftar da doğru mesaj veren adamı bağrına basar her zaman. Futbolcu konusu apayrı bir mevzu zaten.
Rakipleri çiğ çiğ yemek faaliyetini geçtim ama şu “deplasmanda bizi kimse yenemez” beyanatının nasıl bir izahı olabilir? 5 deplasmandan 4 mağlubiyet ve neredeye sevinçten takla atılacak bir hale getirilen 1 beraberlikle dönmenin tarifi olabilir mi?
Sürekli aynı golden yiyoruz, geriye düşünce asla maç çeviremiyoruz, öne geçince koruyamıyoruz… Diyelim ki çocuklar genç, tecrübesiz ama hocamız çok mu tecrübeliydi Allah aşkına?
Üstüne üstlük 3-1’den verilen Malatya maçı sonrası “bu malzemeden bu kadar” deniliyor. O halde sormazlar mıydı, bu malzemeyi kim bulup buluşturdu diye? Ayrıca bu malzemeden bu kadar da değil, çünkü Birinci Lig standartlarında çok da kötü bir takımımız yok bizim.
Bir öğretmen düşünün, dersten önce talebelerine “sizden bir şey olmaz, hiçbir yeri kazanamazsınız, kapasiteniz bu!” desin sonra da “haydi çocuklar derse başlıyoruz” diye devam etsin. Var mı böyle bir işleyiş? Motivasyonu nasıl sağlayabilirsiniz ki bu özgüven yıkımından sonra?
İşin Samsunspor kısmını bırakın, eğer 3-1 öne geçtiğiniz bir maçı, üstelik rakibiniz pek de iyi bir takım değilken 4-3 veriyorsanız, kenar yönetiminizin, liderlik özelliğinizin, taktik bilginiz ve tecrübenizin tartışılması gerekirdi zaten.
Hayrettin Gümüşdağ’ı İlhan Cavcav ve Cemal Aydın ikilisinin tavsiye ettiği biliniyor. Malumunuz, bu iki başkan yılda ortalama 5-6 teknik adam değiştirmekle ünlüler. Madem bu kadar güvenilir bir hocaydı neden kendi takımlarına hiç düşünmüyorlar? Bakın Cavcav’ın iki takımı da hafta başında hocalarını yolladı. Cemal Aydın da geçen hafta yaptı aynı şeyi. Niçin almadılar da Samsunspor’a tavsiye ediyorlar? Bu da sorgulanmalıydı zaten…
Peki, bundan sonra ne olur?
Herhalde puan olarak bundan kötü olmaz…
Kim gelirse gelsin ama az konuşup çok iş yapsın lütfen…
Çünkü biz maç sonunda mazeret bildiren değil üç puanı camiaya hediye eden bir teknik direktör istiyoruz.
