CEMAL AYDIN KONUŞTU

Aydın, Ankaragücü´nden federasyona, Gökhan Emreciksin´den hakemlere kadar pek çok konuyu masaya yatırdı.

Cemal Aydın, Ankaragücü’ne ilk olarak 1992 yılında geldi, 1997’de başkan seçildi. Türk Sporu’na yıllardır büyük katkılar sağlayan Cemal Aydın, bilinmeyen pek çok şeyi Fanatik Gazetesi’nin usta yazarı Tunç Kayacı’ya anlattı. İşte o sözler...

Ankaragücü’nde başkanlığınız nereden başlıyor?
-1992 yılında Ankaragücü maddi ve manevi sıkıntı yaşıyordu. Ankara’nın ileri gelenleri ve iş adamları kulüp düşecek duruma geldiği için bizden de yardım istediler. O günün parasıyla 3 milyara ihtiyaç vardı. Bu paranın büyük bir kısmını verdim ve sorunu çözdük.

Sizin için, “Ankaragücü’nü çiftliği gibi idare ediyor” diyorlar, bu konuda ne diyorsunuz?
-Ankaragücü’nde bizimkisi kadar demokratik bir yönetim kurulunun geleceğini düşünmüyorum. Yönetim kurulunda her arkadaş istediği kadar yetkilidir, yetkide sınır yoktur.

Ankaragücü’ne belediyenin hiç desteği yok mu?
-Belediye Başkanı Gökçek, “Her türlü yardımı yapacağım, iki tanede topçu vereceğim” dedi. Ancak destek yok. Sadece kulüp karıştığında, seçim zamanlarında ortaya çıkıyorlar. Biz de kendisine, “Transfer dönemi de başlamıştır. Yapacağınız katkıların adını bir belirleyin ki bizde bir istikamet çizelim” dedik.

Ankaragücü tribünlerindeki sıkıntı ne? Bunu yapan özel bir grup mu?
-Bunlardan dolayı tribüne gelmeyen binlerce insan var. Belediye Başkanı Melih Gökçek, “Esenboğa yolundaki tesisleri ve stadı da yapıp Ankaragücü’ne vereceğim” diyor. Kimi, neye, nasıl veriyorsunuz bir defa böyle bir soru var. İkinci soru ise şu; taraftara da diyorsunuz ki, “Bütün maçlarda sizin sponsorluğunuzu yapacağım, sizi göndereceğim.” Bu taraftar küfür ediyor. Siz küfür ettiklerini bile bile bu adamları otobüslere bindirip Kocaeli’ye, Eskişehir’e, Bursa’ya gönderiyorsunuz. Ana avrat küfür ediyorlar. Galatasaray maçında Adnan Polat ile konuşuyorum. Bana küfür ediliyor, karşımdaki insan utanıyor. Cezayı kulüp alıyor.

Kulübün borcu nedir?
-Yok desem doğrudur herhalde. Süper Lig takımının topçusuyla, çevresiyle birlikte 3-4 trilyonluk bir borcu var dersem, bana göre gülünç. Topçu alıyoruz, satıyoruz. Şimdi takımın bu kadroyla ilk 6 takım içinde olması lazım.

Federasyon değişince birşey değişti mi?
-Hiçbir şey değişmedi. Rahmetli Hasan Doğan ilk TFF Başkanı olduğu zamanlarda, yönetim kuruluyla Ankara’ya geldi. Beni toplantıya çağırdılar. Tabiri caizse benden brifing adılar. Mahmut Özgener benim için ayrı bir sayfa. Çok sevdiğim bir kardeşim. Bana karşı olumsuzluklarının olabilmesine rağmen, birbirimizde ayrı bir yerimiz vardır.

Bazı hakemler görevden alındı, sebebi açıklanmıyor. Bu durumu nasıl karşılıyorsunuz?
-Bu adamı buradan gönderiyorsan, sebebini açıklayacaksın. Dikkat ederseniz, beni Türkiye’de bir hakem mahkemeye vermiştir, o da İsmet Arzuman. Bana hem maddi, hem manevi tazminat davası açtı. Ama onun dışlanma durumuna ilk itiraz edenlerdenim. Hasan Doğan’a, “Hakemlerin içinde bu bölünmüşlüğü alamazsanız. Bu hakemler sizi daha çabuk götürür. Türk futbolunda da çok büyük sıkıntılar olur” dedim.

Fenerbahçe maçını yönetecek hakemin Halis Özkahya olacağını biliyordunuz. Bu olay tam olarak nedir?
-Kesinlikle büyütülecek bir olay değildi. Lütfü Arıboğan ile konuştum. Maçlarda hakemlerin önceden belli olduğuna, dikkatleri çektim. Fenerbahçe’nin işin içindeki dahilinin ne olduğunu bilmiyorum. Belki de yoklardır. Bizim hakemin ismiyle bir sıkıntımız yok. Bizim durumun şekli ile sıkıntımız var. Kulüpler Birliği Başkanı olduğum zamanda dışarıdan yabancı hakem getirelim dediklerinde, “Türk hakemine güveneceğiz” diye, şimdiki Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ile birlikte basın toplantısı yaptık. Halis Özkayha konusuna gelince... Durumun yanlış anlaşılmaması için ona bir telefon açtım, kendisi de gayet düzgün cevaplar verdi ve ne olursa olsun her zaman sahada gördüğünü çalacacağını söyledi. Sonra nedense Disiplin Kurulu’na verildim, sebep ise hakemle konuşmam. Lütfü Arıboğan, maçın hakemini nasıl önceden öğrendiğimi, ismi kimden aldığımı sordu, ben de bu ismi TFF Başkanı Mahmut Özgener’e söylediğimi belirttim.

Başkanım siz tecrübelisiniz. Bu federasyona bir ömür biçiyor musunuz? Federasyon kendini koruyabilecek mi?
-Ben iyi bildiğim için söylüyorum. Bu federasyonun ömrünü kısaltmak için dışarıdan kimsenin bir hareket yapması söz konusu değil. Ne Haluk Ulusoy, ne de arkadaşları böyle bir şey düşünmüyor. İleride kötü gidişte de, kimse başkasına iftira atmasın. Ancak federasyon kuruluş itibariyle zayıf bir kuruluştur. İçinde iyi olan arkadaşlar vardır, olanlar kötü değildir ama işin ehli de değildir. O yükü alabilecek tipte olmayabilirler. İkinci yarıda çok daha değişik, çok daha acımasız, bir döneme giriyoruz.

Gökhan Emreciksin’in transferinde Boluspor’un hak iddia etmesi ile birlikte pek çok şey konuşuldu. Ancak bu konuda siz hiç konuşmadınız...
-Boluspor Başkanı Ankaragücü’yle yaptığı bir sözleşmeden bahsediyor. Ben böyle bir evrak görmedim. Varsa zaten gereğini yaparız. Ancak geçmişte Boluspor’dan Engin diye bir oyuncu almıştık. O zamanki Başkanvekili Serdar Özersin ile tartışmışlar. Ben neden olduğunu da bilmiyorum. Sadece para ödedim. Temmuz, Ağustos, Eylül ayına verdiğimiz çekler, sırf bu tartışma yüzünden Nisan’da tahsile koyuldu. Sadece Gökhan Emreciksin Bolu’dan alınırken askerlik durumu hakkında eksik bilgilendirildiğimiz için 100 milyarlık bir ödemeyi yapmadık. Bunu da kendilerine yazılı olarak bildirdik. Ben Gökhan’ın bir yıl daha takımda kalmasından yanaydım, daha iyi paraya satarız diye düşündüm. Çünkü eğer Boluspor’un dediği gibi aramızda bir sözleşme varsa, onlar da kasasına daha fazla para koyacaktı. Kendisiyle konuştum, yanlış söylemlerde bulunduğunu belirttim. Hatta Aziz Yıldırım da devreye girdi. Ancak Gökhan konusunda, Boluspor’un doğru hamleler yapmadığını söyleyebilirim.