Ümit Özat siyasete girmek istiyor

Site İçi Arama


ÜMİT ÖZAT SİYASETE GİRMEK İSTİYOR

Ümit Özat siyasete girmek istiyor

Fenerbahçe'nin efsane kaptanı Ankaragücü'nün gergin hocası Ümit Özat, Türkiye'nin gündemine oturdu.

20629 Okunma

Çalıştırdığı takımın taraftarlarının saldırısına uğrayan, kendisini koruyunca da herkesin hedefi haline gelen Ümit Özat'la Ankara'da buluştuk. Konuşulmayanları, ailesini ve ne istediklerini konuştuk. İyi de ettik Fener'in efsane kaptanını tanıdık.

Ankaragücü'nde ortalık karıştı. Manisaspor karşılaşmasının 43'üncü dakikasında sahaya atlayan bir taraftar, Ankaragücü Teknik Direktörü Ümit Özat'a yumruk attı. Kendisini savunan Özat da yere düşen saldırganı tekmeleyince sahadan atıldı. İşte sonucunda fırtınalar kopan bir olayın en kısa özeti bu. Bu olayın ardından Fenerbahçe'nin efsane kaptanı Ankaragücü'nün gergin hocası Ümit Özat, Türkiye'nin gündemine oturdu. Bütün haber ve spor kanalları Özat'ı ve yaşananları konuştu. Kimi saldırıya uğrayan hocayı haklı bulurken, kimi de yerde yatan bir taraftara vurmasını doğru bulmadığı Özat'ı kıyasıya eleştirdi. Kameralar hep o anı ve sokaktaki tepkileri görüntülemişti. Peki, mesleği her ne olursa olsun işinden dolayı saldırıya uğrayan bir insanın iç dünyası ne alemdeydi? Ailesi, yakın çevresi yaşananları nasıl değerlendirmişti? Başından itibaren eleştirilerin odağındaki Ümit Özat'ın biraz da iç dünyasını kurcalamaya, yaşananlara bir de o cepheden bakmaya gittik. Düşünülenin aksine takımının başında tam bir ağabey gibi duruyor Ümit Hoca. Öğrencileri de onun bu yaklaşımının iyi niyeti ve emeğe yaklaşımından olduğunun farkında. Ankara'nın kuru ayazında devam eden idman uzayınca kulübün basın sorumlusu sevgili Erhan Doğan, idman bitimine kadar bizi hocanın odasında ağırladı. Hemen belirtmeliyim ki Özat'ın elinde görmeye alıştığımız tespihi masasının üzerindeydi. Masasının en önemli misafirleri çocuklarının fotoğraflarının yanında dikkat çeken ise Özat'ın okuduğu kitaplardı...

Ümit Hoca idman sonrasında yanımıza geldiğinde yüzünde tebessümle ne günlere düştük der gibi iki elini yana açarak konuştu: 'Rabbim bizi sınıyor.'

Daha fazla uzatmadan Ümit Özat'la Anakaragücü tesislerinde yaptığımız söyleşiyi sunuyorum sizlere.

SAHADA AYAKLARI TİTREYEN FUTBOLCU VAR

- Yaşananlar tam olarak neydi?

Aslında pazar günü yaşananlar sözün bittiği yerdi. Bu 1 yılı aşkın süredir, şahsım adına belki benden çok yönetime uzanan tepkilerdi bunlar. Nedenine gelirsek, zamanında buraya kadar gelip, tesislerin içinde yemek yapan taraftarlar varmış. Futbolcu tokatlamaya kadar varan olaylar var. Bunu gören antrenörler, yaşayan futbolcular var. Bu yüzden Ankaragücü'nden kaçan o kadar çok oyuncu var ki. Hatta şu anda bile kaçmak isteyen oyuncumuz var.

- Bu kadroda mı?

Evet. Sahaya çıktığında ayakları titreyen oyuncularımız var. Bu mu taraftarlık? Bunları anlatıyorum ki herkes bilsin. Şimdiye kadar sustum ama bizim nelere çektiğimizi anlasınlar. Biz geldiğimizden beri ise bir duruş sergiledik, birtakım kurallar koyduk. Artık taraftar tesise girmemeye başladı. Bu arada aklı başında takımını gerçekten destekleyen taraftarla çıkarcı taraftarı ayırmak gerekiyor.

- 'Çıkarcı taraftar' dediniz. Peki, kim besliyor bu 'çıkarcı' taraftarları?

Bilmiyorum ama belli ki yapılıyor. Zaten burada eski yönetimle yeni yönetim arasında bir kavga var. Kim haklı kim değil bizim işimiz değil. Bizim üzerimize düşen görev takımı çalıştırıp, maça hazırlamak. Ama bu kadar sıkıntı içinde bir de taraftar sizi gererse bu takımın bu geldiği nokta alkışa layık olmalı. Bu sıkıntıların önüne geçilmesi lazım.

- Kim geçecek?

Yönetimin yaşanan olayların önüne geçip, sürece el koyması lazım.

TARAFTAR ÜZERİNE DÜŞENİ YAPSIN

- Sizi ve takımı yuhalayan taraftara bilet veren yönetimle görüşmediniz mi?

Sorun kime bilet verildiğinde değil. Beni yuhalasın ya da yuhalamasın hiç kimseye bilet verilmemesi lazım. Ben Avrupa'yı da gördüm böyle bir şey yok. Bunları konuşanın ben olmamam gerekiyor. Yönetimin de kendine göre nedenleri var ama bildiğim tek şey parayla taraftar olunmayacağıdır. Gerçek taraftarla gerçek olmayanı ayıramazsanız buraya trilyonlar da yıksanız kar etmez. Rant kavgası devam ederse kulübün iki yakası bir araya gelmez. Başarı için birlik olmalı. Taraftarlık budur. Ben de böylesi bir ortamda Ankaragücü'nün sportif başarası için çaba sarf edebilirim. Benim kalecim hatalı bir gol yiyor. Ben de farkındayım hatasının. Bu hatası en çok da benim canımı yakıyor, geleceğimi etkiliyor buna rağmen ben çocuğa moral olsun diye alkışlıyorum ama 25 bin kişi adama küfür ediyor. Bu olur mu şimdi? Benden sonra ben Ankaragücü'nü bir tek Avrupa kupalarına giderse başarılı görürüm. Onun şartı da birlik olmaktan geçiyor. Taraftar üstüne düşeni yapsın. Oraya gidemezlerse birlik olamadıklarındandır, bunun sebebi de taraftar grubudur.


- İstifa edecek misiniz?

İstifa zor bir şey değil. Ama bu olaylardan korkup kaçtı dedirtmem kimseye. Bunu herkes aklına koysun. Bana saldıran herkes cevabını alır. Kişilikli, ahlaklı bir insan da böyle yapar. Bunun sporculukla, futbolculukla, gazetecilikle bir alakası yok. Sokakta birisi size ana avrat küfür ederek saldırsa ne yaparsınız? Cevap vermeyecek, tavır göstermeyecek kadar geniş miyiz? Herkes bu işin ukalalığına soyunmuş, bizi kınıyor. Bugün benim haklı görülmem için bu röportajı hastanede mi yapmam lazımdı? Ölmüş olmam mı gerekirdi? Aldığım tehditlerin, küfürlerin haddi hesabı yok. (Telefonuna gelen küfür ve tehdit mesajlarının bazılarını bizimle de paylaştı) Ben haklarımı her yerde savunurum. Evet, bana saldıran çocuk yere düştüğünde vurmamam lazımdı. Ama bana o anda edilen küfürleri bir duysanız hak verirsiniz. Çok kişiden, arkadaşlarımdan, hocalarımdan destek telefonları aldım.

AKLIM SPOR BAKANLIĞINDA

- Sizi en çok üzen şey ne oldu bu süreçte?

Bazı medya kuruluşlarının yargısız infazları. Türkiye'ye Alman bir hakem gelmiş, Almanya'da 10 kere daha hakemlik yapsa kazanamayacağı parayı kazanıyor. O da Türkiye'ye alışmış belli ki. 'Almanya'da bir antrenör böyle bir şey yapsa çok büyük ceza alır' diyor. O Almanya'da ben de futbol oynayıp, kaptanlık yaptım. Orada hangi hakemin, hocanın, yöneticinin üzerine bir taraftar atlamış? Ne zaman koltuklar kırılmış? Olaya bu gözle bakmıyorsun da benim gösterdiğim refleksten bakıyorsun. Ben kimsenin oturduğu yere gidip, kimseyi dövmedim ki. Benim bir meslektaşımın başına böyle bir iş gelse, bilsem ki o takım Milan ya da Barcelona, gidip o takımın tribünlerine koşup taraftarını alkışlamam. (Yaşananların ardından Ankaragücü taraftarlarının tezahüratları üzerine tribünlere koşan Manisaspor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, Ankaragücü taraftarlarını selamlamıştı) Onu da Allah'a havale ediyorum.

- Futboldaki sorunlar sizce nasıl çözülür?

Bazen siyasete girmek istiyorum. Sporda yaşadığımız bu sorunların çözümüne katkım olsun diye yapmak istiyorum bunu.

- Kendinize yakın gördüğünüz parti var mı?

Hayır siyaseten yakın bulduğum, buradan aday olmalıyım dediğim bir parti yok. Sağ-sol kavramalarının eskisi gibi kaldığını da sanmıyorum artık. Ben hep spor tarafından bakıyorum işin. Aklım spor bakanlığında. Beni bu hedefe kim taşırsa oradan aday olabilirim. Hatta kazanabileceğimi bilsem bağımsız aday bile olabilirim. O kadar siyasete uzağım. Ben siyasete siyaset yapmak için değil, bu işe hizmet edebileyim diye girmek istiyorum. Süper Lig de 18 kulüp var, bütün kulüplerin futbolculara borcu var. Bu nasıl olur? Biz emekçi değil miyiz? Sendikanın olması gerek. Avrupa'da futbolcu istemezse maç oynanmaz Türkiye'de ise köle. Çözüm için futbolu futboldan gelenler yönetmeli.

Oynak diyeceklerine kabadayı desinler

- Sizin için kabadayı diyorlar. Öyle misiniz, nasıl bir insansınız?

(Gülüyor) Oynak diyeceklerine kabadayı desinler! Nasıl bir insanım sorusuna gelince, ona benim cevap vermem çok doğru olmaz ama dürüst bir insanım. Hayatta karşımda kim olursa olsun inandığımı söylerim. Belki benim de yontulmam gerek ama fazla doğrucuyum. Yaşadıklarımdan bir şeyler anlamaya çalışırım her zaman. İnsanın öğrenemeyeceği bir şey yok. Ama hiçbir zaman hak yemem. İnsana insan olduğu için değer veririm. İnsanlara hep kötü günlerinde destek olurum. Ben böyleyim beni kabul edenler de böyle kabullenmiş. Böyle bir eş, böyle bir anne babam, olduğu için de kendimle gurur duyuyorum. Dünyaya 2 milyar dolar borcum olsun ama ailem benden razı olsun gerisi umurumda değil.

Futbolcuyla transfer konuşmaktan korkuyoruz

Antrenörlük planlarım, İngiliz modeli üzerineydi. Hocalık ve menajerlik üzerine. Ama Türkiye'de kulüplerin yapısı buna uygun değil. Bir transfer yapmaya çalışıyorsunuz, telefonda konuşmaya korkuyorsunuz. Yabancı antrenör geliyor 10 tane futbolcu alıyor. Kimin kiminle geldiği belli değil. Geçmişte yaşananlardan dolayı istediğimiz bir futbolcuyla konuşmaktan korkuyoruz.

Ailem bırakmamı istiyor

- Bu yaşananlarda kendinizde de hata buluyor musunuz hiç?

Elbette ben de hata yapmışımdır. Her şey karşılıklıdır. Bizler de insanız. Ben sonuna kadar haklıyım, yapanlar haksız diyemem. Ama asla durup dururken kimseye bir şey söylememişimdir. Mutlaka tehdit edilmişimdir, tahrik edilmişimdir falan. Küfür etsinler sessiz kal, yalan söylesinler sessiz kalan diye bir şey yok bende. Böyle gördüm ölene kadar da böyle gider.

- Olaylı maçtan sonra ne yaptınız?

Eşim ve çocuklarım İstanbul'da. Annem, babam, kardeşlerim burada ama ben kendi evime gittim. Değerli hocalarım, meslektaşlarım, yöneticiler aradı sağ olsunlar onlarla konuştum. Dinlendim.

- Peki ya aileniz ne diyor bu yaşadıklarınıza?

Ailem bırakmamı istiyor. Annem, babam, eşim, çocuklarım, kardeşlerim hepsi bırakmamı istiyor. Çocuğum ağlıyor. Dokuz yaşındaki oğlum, 'sen gelmezsen biz gelip seni alacağız, en azından sezon sonuna kadar bizim yanımızda kal' diyorlar.

- Gidecek misiniz peki?

Ben gitmek istiyorum. Şu yaşananlardan sonra burada sağlıklı bir çalışma ortamı bulunur mu bilemem. Ben namusum, şerefim ve ailem için yaşıyorum. Bu hayatta hiçbir şey, hiçbir kulüp benim ailemden, çocuklarımdan daha değerli değil. Bu herkes için böyledir. Elbette ki ben futbola, futbol topuna aşığım. Beni buralara getiren bu meslek ama bir de benim evlatlarım, ailem var. Onlar da benim mutluluğumla mutlu, mutsuzluğumla mutsuz oluyorlar. Onun için ben de gitmek istiyorum. Başkanla da konuştum. Ayrılmak istediğimi söyledim.

- Ne cevap verdi?

Bunun çare olmayacağını söyledi. Melih Gökçek, bende emeği olan bir insan. Onları da yüzüstü bırakmak istemiyorum ama o da bir duruş sergiliyor. Şimdilik bilemiyorum. Ama bir an önce bir karar alarak ya sezon sonuna kadar bu işi devam ettirmem lazım ya da bitirmeliyiz.

- Ne zaman belli olur?

Bilemiyorum ki. Bugün de olabilir yarın da. (Bu satırlar yazılırken Ümit Hoca takımının başında Kayseri'ye gidiyordu) Ben para peşinde bir insan değilim. Ben sadece geçmiş alacaklarımı istedim. 1 lira tazminat istemedim. Ama benim için 'çekip gitmesini bilmeli' diyenler hiçbir zaman çekip gitmesini bilmediler. Ben arkamda dayı, amca, hacı olmadan geldim buralara. Ne bir bakan soktum araya bir kulübe girmek için, ne bir milletvekili arattım.

- Böyle yapanlar mı var?

Sen bunu yayımladığında herkes anlayacak onların kim olduğunu. Yeter ki sen yayımla. İsim vermem elbette. Ama inşallah cevap verirler de ben de konuşurum rahatça. O gazetecinin kapısını açarak, öbürünün önünde önünü ilikleyerek, Türk antrenör diye diye bir başka Türk antrenörünün kuyusunu kazacağıma namusumla çoluk çocuğuma babalık yaparım. Mevzu Türk antrenörlüğü değil, kendi çıkarları.

'Fenerliyim ama...'

- Fenerbahçeliler size hep 'kaptan' diyorlar. Bu da sizin aleyhinize kullanılıyor olabilir mi?

Fenerbahçeliliğimi hiçbir zaman inkar etmedim. Ama çalıştırdığım takımlarla maçı olduğu zaman kazanmayı en çok istediğim maçlar da Fener maçları. Allah'tan iki maçı da kazandık. Kazanmasaydık ne iftiralar atarlardı düşünsene! Ben hangi takımın ekmeğini yiyorsam o takıma hizmet ediyorum. Şu anda bütün takımlar benim rakibim. Ben Ankaragücü'nün hocasıyım.

Maçtan sonra ne yapıyor?

Maçlardan sonra içine kapanıyor. Maçları sıcağı sıcağına değerlendirmeyi sevmiyor. Türkü dinleyip, ailesiyle vakit geçiriyor.

Kimleri dinliyor?

Ölümünden önce Kıvırcık Ali çok yakın dostuymuş. Onu dinlemeyi çok seviyor. Dinlemeyi tercih ettiği isimler arasında Arif Sağ, Sebahat Akkiraz, Metin Karataş var.

Hangi kitapları okuyor?

Masasındaki kitaplar... Nazım Hikmet (Şiirleri) Robin Sharma (Mükemmelliğin Sırrı) Tolstoy ( İnsan Ne İle Yaşar) Konfüçyus (Konuşmalar) Aristotales (Poetika)

Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, Ankaragücü - Manisasor müsabakasında yaşanan olaylar nedeniyle Ankaragücü Teknik Direktörü Ümit Özat'a 5 maç, Ankaragücü'ne de 1 maç kendi sahasında seyircisiz oynama cezası verdi. Pişman olan saldırgan da 6 ay sahalara girememe ve para cezası aldı. Cezalar açıklandığında Ümit Özat takımının başında Kayseri yolundaydı. Ümit Özat, kızı Dilara ve oğlu Ali Ümit'in fotoğraflarıyla objektifimize poz verdi.

DİNÇ ÇOBAN

 


Durali Akpınar'ın acı günü
Faruk Koca: Yeni stada yakışır bir takım yaratacağız.
Balıkesir engeli de aşıldı, Süper Lig'e 1 puan kaldı!
7
Ankaragücü'nden beklenmedik yenilgi!
1
Ankaragücü Şampi...!
4
İyi, kötü, çirkin!
Facebook Yorumları
Facebook üzerinden yorum var.
Site Yorumları
YORUM YAZ
Adınız:
Yorum:
Okuyucularımızın görüşleri bizim için çok önemlidir.
İçinde küfür, hakaret, tehdit, aşağılama bulunmayan; aynı bilgisayardan farklı isimler ile yazılmayan tüm yorumlar yöneticilerimizin onayından geçtikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.