ERMAN TOROĞLU'NU ANKARAGÜCÜ KURTARDI

Vatan Gazatesi yazarı Reha Muhtar, bugün ki köşe yazısında Erman Toroğlu'nu Ankaragücü'nün nasıl kurtardığını yazmış.

İşte o yazı...

Onu taraftar baskınından kendi takımı Ankaragücü kurtardı!..

Bir günde bir sürü gazetede manşetlere taşındı...

“Yeter artık” diye...

Hemen akabinde bir büyük kulüp başkanı yaptıklarını “şerefsizlik” olarak itham etti...

Yetmedi, diğer bir büyük kulüp yönetim kurulundan aleyhine bildiri yayınladı...

Her şey geçtiğimiz Pazar gecesi Erman’ın aleyhine görünüyordu...

Galatasaray camiası Erman’a karşı ayaklanmış ya da ayaklan(dırıl)mıştı!..

Erman habire “Ben Arda’ya böyle bir şey söylemedim” diyor ama o inanılmaz uğultuda sesi duyulmuyordu...

***

Pazar gecesi Ali Sami Yen Stadı’nda Galatasaray’la Ankaragücü’nün maçı vardı...

Erman için çok zor bir gece olacaktı...

Ali Sami Yen tribünlerin Erman’a bağıracakları biliniyordu, haber alınmıştı...

Nitekim maç başlamadan “tezahüratlar diz boyuydu...”

Erman Toroğlu o gece Telegol programı Kanaltürk’te olacaktı...

Kanalın bulunduğu Ortaklar caddesi Ali Sami Yen Stadı’nın yanıbaşındaydı...

Galatasaray camiasını iyi bilen spor müdürleri ve yetkilileri, Galatasaray’ın

kazanacağı bir Ankaragücü maçından sonra “bir kısım taraftarın” Ortaklar

Caddesi’ne yöneleceğini duymuşlardı...

***

“Bir kısım taraftar” Ortaklar Caddesi’ndeki televizyon binasına yürüyecek, bağıracak, tezahürat yapacak, küfür edecek, belki de daha tehlikeli şeyler olacaktı...

O kadar ki, Ali Sami Yen Stadı’nın dışındaki bazı kameramanlar, olaylardan “iyi ve temiz görüntü” alabilmek için kanalın karşısında konuşlanmaya başlamışlardı...

Erman’ın program yaptığı Kanaltürk yetkilileri, durumun farkındaydılar...

Hızla İstanbul Emniyeti’ne ve Hüseyin Çapkın’a başvurdular...

Ortaklar Caddesi’nin Ali Sami Yen yönünden girişlerini polis barikatıyla kestirdiler...

Bir provokasyona karşı kendilerince önlem aldılar...

***

Ama kitlelerin işin içine girdiği eylemlerde neyi, ne kadar alabilirsiniz ki?..

Fitili ateşlenen kalabalıklar kolay kontrol edilemezler ki?..

Gecenin o karanlık saatlerinde Mecidiyeköy’de neyin ne olacağı bilinemez ki!..

Ali Sami Yen’de Erman’a yönelik küfürler devam ediyordu, GS-Ankaragücü maçı başlarken...

Sonra maç başladı, herkes maçın heyecanına kendisini kaptırdı...

Galatasaray’la oynayan takım Ankaragücü’ydü...

Erman’ın yıllarca top koşturduğu ve tüm Türkiye’de Ankaragücülü Erman olarak bilindiği takımdı Galatasaray’la oynayan...
Galatasaray için kolay sayılabilecek bir maç, bir anda zora girmişti...

Ankaragücü gümbür gümbür futbol oynuyor, atıyor, yiyor yeniden atıyordu ve Galatasaray’a yenilmeye hiç niyeti yoktu...

Sonunda, 4-2 kazandı maçı Ankaragücü, İstanbul’da Ali Sami Yen deplasmanında...

***
Erman kanalda seyrediyordu maçı...

Seyircinin kendine yönelik tezahüratının, dakikalar ilerledikçe Rijkaard ve yönetime doğru değiştiğini kanalda maçı izlerken farketti...

Ali Sami Yen’de Galatasaray golleri yedikçe, Erman için yapılan tezahüratlar, GS yönetimine ve Rijkaard’la Adnan Sezgin’e dönmüştü...

Dakikalarca böyle devam etti...

Maç bitti, kızgın taraftarın öfkesi geçmemişti...　

Şeref tribününün önünde yine devam etti, orası bitti bir kısım taraftar

Florya’ya devam etti...

Sonunda Erman’a karşı tezahüratla başlayan gece, Rijkaard’ın görevden alınmasıyla, Adnan Sezgin’in danışmanlığa atanmasıyla ve yönetime eleştirilerle hafta ortasında ancak sona erdi...

***
Pazartesi günü öğlen saatlerinde onu gördüğümde, yüzü “çok yorgun”du...

Saunadan çıkmış, yüzünde bir gece öncesinin saklanamayan yorgunluğuyla gelmişti buluşacağımız yere...

Beni gördüğünde ilk sözü “Takdir-i İlahi” oldu...

“Beni linç ettireceklerdi!.. Kendileri linç edildiler...

Demek ki temizmiş kalbim...”

O kadar görmüştüm ki, kumpaslarla, manipülasyonlarla, tezgahlarla, kurmaca senaryolarla “bir hedefe varmak isteyenlerin, olayların ters gelişmesi sonucu bütün yaptıklarının ellerine ayaklarına dolaştığını...”

Yukarıda Tanrı var olduğunu hep böyle anlarda gösterirdi!..

Benim başıma gelen her Takdir-i İlahi, bendeki Tanrı inancını güçlendirdi...

Demirel buna “Keser döner sap döner... Gün gelir hesap döner...” diyor...

Benim aldığım dersse şu:

“Hiç kimseye tezgah kurma... Tezgah kuranlar gün gelir iyot gibi açığa çıkarlar... Nasıl olduklarını da anlamadan...” Yukarıdaki “ders”i böyle verir kullarına!..

Almayanlar, ufala ufala yok olup gideceklerdir...

Hiç değişmedi bu kural...

Hiçbir zaman da değişmeyecektir!..