Hürriyet Gazetesi'nden Atilla Türker Ankaragücü'nde son günlerde yaşanan teknki direktör sorunu ve kavgaları yorumlamış...
ANKARAGÜCÜ’nde 11 Kasım’dan bu yana teknik direktör yok.
Niye yok? Bulunamıyor. Bulunsa bile anlaşma sağlanamıyor.
Sizce tuhaf bir durum değil mi? Zaman Ankaragücü aleyhine işliyor.
Sorun para mı? İhtimal dahilinde görmüyorum. Nihayetinde ödenecek para yıllık en fazla 1 milyon Euro civarında. Bunun peşinatı da 200 bin Euro’yu geçmez.
Zaten öyle veya böyle getireceğiniz her teknik adama üç aşağı beş yukarı bu parayı vermek zorundasınız.
Sorun para olamayacağına göre nedir?
Belli ki takımın başına mutlaka yabancı bir teknik adam getirilecek.
Yerli düşünülseydi bu güne dek çoktan anlaşma sağlanırdı.
Aslında bu da ayrı bir tartışma konusu. Niye ille de yabancı?
Ülke sınırları içerisinde Ankaragücü’nü çalıştıracak kapasitede bir yerli teknik adam yok mu?
Eğer böyle düşünülüyorsa, asıl tartışma konusu zaten budur.
Başka bir tartışma konusu da şudur: Yeryüzünde bir ay içinde Ankaragücü’ne uygun bir teknik adam nasıl bulunamaz?
SAHİPSİZLİK DUYGUSU!
A Milli Futbol Takımımız’ın başında da uzun süredir teknik adam yok.
Ama bunun nedeni izah edilebilir. Çünkü milli takımımız uzun süredir resmi maç yapmıyor.
Federasyon bekleyebilir. Arayışa devam edebilir.
Bunu anlayabiliriz.
Ama Süper Lig için durum böyle değil. Her hafta bir maç yapılıyor!
Ankaragücü teknik adam koltuğunun boş tutulması, sevenlerinde bir sahipsizlik duygusu yaratmıyor mu?
Şu da var: Tatmin edici bir açıklama da gelmiyor.
Belirsizlik devam ediyor. İletişim sıfır.
Kimse ne olacağını bilmiyor.
Bilen insan sayısı da üçü, beşi geçmiyor.
Taraftar, adı üzerinde taraftır. Bilmek, görmek, anlamak, hissetmek, duymak ve yaşamak ister.
Kapalı kapılar ardında bazı işler çözümlenmeye çalışılırken, küçük ya da büyük mesajlarla da seven insanlarının yüreğinin hoş tutulması lazım.
Yöneticilik bunu gerektirir.
BİTMEYEN KAVGA!
ANKARAGÜCÜ yönetimi, “Bir teknik adamla imza atılana dek, herhangi bir açıklama yapmayacağız” diyor.
Saygı duyarız.
Ama şunu da hatırlatmak isteriz: Ankaragücü gibi halka malolmuş kurum ve kuruluşlar, her zaman için sevenlerine ve ilgilenenlere bilgi akışı sağlamak zorundadır.
Bu da nasıl sağlanır? Medya yolu ile.
Şimdi siz teknik adamlık konusunda medyada en ufak bir bilgi akışı görüyor musunuz?
Varsa yoksa, kavga.
Güya birlik, beraberlik sağlanacaktı.
Hikaye.
Eloğlu kurduğu mütevazı takımla liderlik koltuğuna otururken, Ankaragücü yönetimindeki kavga tüm hızı ile devam ediyor.
Sen-ben kavgası.
Bir türlü bitmiyor.
Kendi aralarındaki kavgayı bitirirlerse, takımın başarısına da sıra gelecek.
İnsan şaşırıyor. Daha da ötesi üzülüyor.
Sorarız: Türkiye’de başka hangi kulüpte böylesine bir kavga yaşanıyor?
ANKARA’DA EN SON YALAN NEDİR?
Ankaragücü’nün başına üç gün içinde çok kaliteli bir teknik adam gelecek.
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.