YÜKSEK GERİLİMLİ SANTRANÇ

Hürriyet Gazetesi Ankara Spor Müdürü Meriç Enercan Ankaragücü'nde iki onursal başkanın satranç oyununu yazmış...

Beştepe'de Ankaragücü'nün iki kanadı arasında son günlerde yüksek gerilimli bir satranç oynanıyor. Melih Gökçek tarafı ile Cemal Aydın kesimi, bir süredir yaşanan bahar havasını bir kenara bırakıp sert hamlelerle rakibe hata yaptırmaya ve "Şah mat" demeye çalışıyor.

TFF'nin müdahelesiyle Ankaraspor yerle bir olurken, yıllar sonra Ankaragücü Sevdası'na kavuşan Melih Gökçek, "Sistemle çarpışarak ölmeyi, sessizce geri çekilmeye" tercih ediyordu. Bu çarpışma, Ankaraspor gibi neredeyse "Yoktan varedilen" Süper Lig takımının bir kalemde silinip atılmasına neden olmuştu. Federasyon Başkanı Mahmut Özgener'i hedefleyen yüksek sesli tepkilerle yetinen Melih Gökçek'in, vazgeçilmez aşkı Ankaragücü'nü kaybetmeye asla tahammülü yoktu.

Beştepe'deki iç savaş

İşte bu nedenle iki kutuplu bir iç savaş başladı Beştepe'de.

Ana sorun, "borçların ödenmesi" idi.

Gökçek tarafı, "Biz buraya Ankaragücü'nü kurtarmaya geldik. Ne olduğu belli olmayan borçların kaynağını açığa çıkarmadan, ödemeyiz" diyordu.

Aydın tarafı ise "Bu paraları ödemeyeceklerse, buraya niçin geldiler" diye tepki gösteriyordu.

Gökçek tarafı, karşı ekibinin borçların kendilerine ödettirip, ardından bir manevra ile safdışı bırakma planları yaptığını düşünüyordu.

Diğer taraf ise Aydın-Ural ikilisinin kefil olduğu banka borçlarının ödenmeyerek, kendilerini köşeye sıkıştırılacağını ve pes ettirilerek bir kenara atılacağını düşünüyordu.

Ortada kocaman bir güvensizlik vardı. İki taraf da haksız değildi aslında.

Çünkü Güçbirliği, "Bir ipte iki cambazın tehlikeli gösterisi" olarak niteleniyordu. Bir eski yöneticinin deyimiyle, "İki tepki duyulan spor yöneticisinin zoraki evliliği" idi bu. Bu nedenle de bu yönetimin balans tutması imkansızdı.

Birbiri ardına sürprizler

Aydın tarafından Sidar Tunca'nın transferin son gününde ortadan kaybolması, Gökçek tarafının Necdet Kuzu'ya verdiği yetkiyle 11 oyuncuyu Ankaragücü'ne getirmesi, sürpriz bir darbe idi karşı taraf için.

Bu süreçte Aydın cephesinden Erdal Şanlı ve Kaan Geçit'in Gökçek harekatına katılması, büyük bir sürpriz olmuştu.

Bu olayın ardından Ankaragücü, sezonu götürecek kadrosu ve teknik ekibiyle birlikte yeni yapılan Sarayköy Tesisleri'ne taşındı. Sarı lacivertli ekibin açılış antrenmanına eski başkanın yanısıra, ona yakın üç yöneticinin davet edilmemesi, dikkat çeken bir başka konu oldu.

Karşı hamle için iki yol kalmıştı Aydın cephesinde.

İlki, yönetim oluşmadan önce peşin istifalarını veren 15 yöneticinin yanısıra 2 MKE temsilcisinin istifasını devreye sokup, işi kongreye götürmek. Bunun sakıncası, Dernekler Masası'na onaylattırılan 406 üyenin oy kullanmasıyla yönetimin tümüyle Gökçek etkisine girmesiydi.

İkinci ve daha akılcı olarak nitelenen yol ise MKE'nin Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne açtığı "Kongre iptal davasına" destek vererek, 30 Ağustos Genel Kurulunun iptalini sağlamak ve böylelikle son genel kurulda kabul edilen 406 üyenin devre dışı bırakılmasıyla yönetimi yeniden ele geçirmek. Böylelikle Ankaraspor'u da kaybeden Melih Gökçek'e büyük bir darbe indirilmiş olacaktı.

Ancak burada sorun, davanın kazanılması için divan başkanlığını yapan Mehmet Kemal Ünsal'ın "Ben usülsüzlük, kanunsuzluk yaptım" itirafında bulunup, suç işlediğini kabullenmesi ve ceza almasıydı. Ünsal'ın kendisini suçlu duruma düşürecek böyle bir ifade verip vermeyeceği merak konusuydu iki taraf için de...

Nefes kesen aksiyon

Bunlar yaşanırken basın toplantısı yapacağı kulüp dışı kaynaklarca medyaya bildirilen Sidar Tunca'nın kendisine yönelik telkinlere karşın toplantıyı yapmaması; açıklama teşebbüsünde bulunan yönetici Bekir Çakan'ın engellenmesi, artık son hamle zamanının geldiğinin göstergesi oldu. Üstelik bu olayın hemen ardından 15 dakikalık sürede Gökçek tarafının 11 yöneticisinin kulüpte biraraya gelmesi, dikkat çekici idi.

Gökçek'in bu son hamleye "Defterler savcılığa" kartıyla mı, yoksa başka bir yöntemle mi karşılık vereceği, Kasım bilmecesi oldu.

Bir araya geldiklerine hala kimsenin inanamadığı Gökçek ile Aydın'ın açık hale gelen savaşında yaşananlar, herkesin nefesini keserek izlediği bir aksiyon filmini andırıyor.
Ya da yüksek gerilimli bir satranç oyununu...

Bir tarafın, "Şah mat" deyip kazanacağı, diğer tarafın pes edip çekileceği sert bir oyun...