Ankaragücü 110 yaşında

Site İçi Arama


ANKARAGÜCÜ 110 YAŞINDA

Ankaragücü 110 yaşında

Ankaragücü bugün 110. yaşına bastı!

5654 Okunma

Ankaragücü bugün 110. yaşına bastı!

Bundan tam 110 yıl önce Turan Sanatkarangücü kuruluş dilekcesini Mutasarrıflığa verip Ankaragücü'nün temellerini atmıştı.

İşte o günden sonra tam 110 yıl geçti.

Ankaragücü dün seçilen yeni yönetimi ile 110. yılda başarı arayacak.

Ankaragücü'nün 110. yılını kutluyoruz.

İşte Ankaragücü'nün kuruluş hikayesi

"Futbol oyunu Padişah Abdülhamit'in yasak kararına rağmen Dersaadet'in uzak bölgelerinde Zeytinburnu, Makriköy (Bakırköy) ve civarında Türkler tarafından da etrafa gözcüler konularak oynanıyor ve maçlar kıran kırana geçiyordu. Padişah Abdülhamit'in fermanına uymayarak aralarında alenen ve kıran kırana top oynayanlar ise, Zeytinburnu İmalat-ı Harbiye Tamir Atölyesi mensupları idi.

İmalat-ı Harbiye mensupları 1904 yılında yasak kararının kaldırılması üzerine formaları ile Zeytinburnu ve civarındaki sahaları doldurmaya başladılar. 1904 - 1910 tarihleri arasında Zeytinburnundaki İmalat-ı Harbiye Tamir atölyesindeki her ünite ve tezgah mensupları değişik kulüpler kurmuşlardı.

İmalat-ı Harbiye usta mektebi talebeleri ile top dökümhanesi mensuplarının da yer aldığı bu gayri federe kulüplerin aralarından yaptıkları maçlar zaman zaman sürtüşme ve tartışmalara neden oluyordu. Bu arada İstanbul ligi kurulmuş ve maçlar başlamıştı. Kendileri de bir çatı altında toplanarak bir kulüp kurabilirler ve böylece liglere katılır, adlarını daha iyi duyurabilirlerdi... Ama aynı sınıfın iki güzide öğrencisi Agah Orhan ve Şükrü Abbas'ın yıldızları bir türlü barışmıyor ve anlaşma sağlanamıyordu.

İki taraf ayrı ayrı ve harıl harıl hazırlıklarını sürdürüyorlardı. Ve nihayet, Agah Orhan'ın başını çektiği grup hazırlıklarını tamamlamış "Altınörs İdmanyurdu"nun evraklarını Mutasarrıflığa vermişti... Tarih 31 Ağustos 1910 idi. Bunu haber alan , Şükrü Abbas'ın başını çektiği grup, son hazırlıklarını bir kere daha gözden geçirdikten sonra onlarda evraklarını Mutasarrıflığa teslim ettiler. Böylece "Turan Sanatkarangücü"de kuruluşunu tamamladı. Tarih aynı tarih, yani 31 Ağustos 1910'du.

Altınörs İdmanyurdu'nun forma renkleri yeşil - sarı olarak belirlenmişti. Forma biçimi ise büyük boy yeşil-sarı parçalı idi. Amblemleri ise sol tarafta kalan yeşilin üzerinde ve göğüs hizasında altın sarısı bir örs ve örse doğru yine altın sarısı çekiç tutan bir el olarak belirlenmişti. Turan Sanatkarangücü'nün renkleri yeşil - kırmızı idi. Arması ise sol göğüste ağzında çekiç bulunan bir kumpastı. Kulüp binası Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Merkezinde bir odaydı.

Mustafa Kemal'in çağrısı üzerine Ankara'ya geçmiş bulunan Altınörs İdmanyurdu kulübü mensupları, bir taraftan cepheye cephane yetiştirmek için geceli gündüzlü çalışırlarken, spor tutkularını da yenemiyorlardı. Aralarında yaptıkları görüşmede, Altınörs İdmanyurdu'nun Ankara da bu defa Anadolu Sanatkarangücü adı altında tekrar faaliyete geçirmeye karar verdiler.

İmalat-ı Harbiye Esliha tamirhanesinde çalışan eski Altınörs İdmanyurdu Kulübü mensuplarının kulüplerini Ankara da Anadolu Sanatkarangücü adı ile tekrar kurmaları üzerine Ankara'ya geçmiş olup, İmalat-ı Harbiye tamirhanesinde çalışan demir usta ve işçileri de kulüplerini tekrar canlandırmak istediler ve süratli yapılan hazırlıklar sonunda Turan Sanatkarangücü'nü yeniden kurarak faaliyete geçirdiler.

Aynı kurum bünyesinde faaliyette bulunan Anadolu Sanatkaran Gücü ile Turan Sanatkarangücü kulüplerinin faaliyeti 1923 yılına kadar sürdü. Her iki kulübün başkanı olan tamirhane müdürü Mehmet Nuri iki kulübü birleştirerek tek çatı altında toplama kararı verdi. 31.08.1923 Cuma günü Ankara Belediye Salonunda yapılan ortak kongrede Anadolu - Turan Sanatkarangücü adı altında birleşim kararı alındı. Başkan Mehmet Nuri'nin teklifi üzerine Kırmızı - Beyaz renklerde anlaşma sağlandı. Amblem olarakta ucunda yıldız bulunan bir pergel ile çatılmış iki tüfek şekli uygun görüldü.

Ziyaretleri sırasında fabrika Müdür ve yetkililerinden bilgi alan Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'e istirahatleri sırasında mevsim meyvelerinden iri taneli Ankara'nın ünlü misket üzümü ile kavun ikram edilmişti. Büyük Önder bu ikramdan çok hoşnut kalmıştı. Kendisinin yaptığı tanımlamada "Üzüm Glikoz bakımından en zengin meyve türüdür. Kişiye güç ve kuvvet verir ve değişik türleri vardır. En önemlisi Ankara da bolca yetişen iri taneli lacivert renkli misket üzümüdür. Misketin lacivert rengi güç ve kuvvet simgesidir. Kavun kabakgiller familyasındandır. Güzel kokulu, tatlı ve sıvı bir meyve türüdür. Sarı, yeşil ve pembeye kaçan renkli çeşidi vardır. Sarı renk, hırs ve başarının simgesidir. Kişi başarı sonrası bundan büyük gurur duyar."

TİCİ'nin boykot kararı sonrası yapılan toplantıda İbrahim Somçelik te bulunuyordu. Renk arayışı sırasında birden bu olay aklına gelmiş ve Sarı - Lacivert renkleri ortaya atmıştı. Bu renkler toplantıda oybirliği ile kabul edildi.

31 Ağustos 1933 günü kulüp lokalimizde yapılan kongre oldukça hareketli geçti. Kulübümüz 1932 - 1933 sezonu lig maçlarına katılacaktı. Bunun başka bir alternatifi düşünülemezdi. Kongremize İstanbul ve diğer birçok Anadolu illerinden de gelenler oldu. Çok hareketli konuşmaların yapıldığı bu tarihi ve büyük kongrede, kulübümüzün sarı - lacivert olan renkleri aynı kalmak şartı ile "Ankaragücü Gençlik ve Spor Kulübü" adı ile faaliyetini sürdürmesine karar verildi. Kulübümüz "İmalat-ı Harbiye" 1932 - 1933 yılı lig maçlarına bu defa "Ankaragücü Gençlik ve Spor Kulübü" adı ile yer aldı.

1938 yılında yürürlüğe giren 3512 sayılı "Cemiyetler Mıntakavi isim kullanamazlar" hükmü nedeni ile adımızı tekrar değiştirmek gerekmişti. 31.08.1939 günü yapılan kongrede yasaya uyulmak maksadıyla adımız bu defa As-Fa Gücü oldu.

Spor teşkilatı, 1942 yılında yayınladığı bir genelgede Cemiyetler kanunun "Mıntakavi İsim" bölümünün yanlış anlamlara yol açtığını belirtti. Kulüpler mıntakavi isimler alabilirlerdi. Bu genelgeye dayalı olarak 31.08.1942 günü yapılan kongremizde kulübümüzün renkleri aynı kalmakla birlikte As-Fa Ankaragücü Gençlik ve Spor Kulübü adını aldık.

1942 yılında asker futbolcuların askeri güçlerde oynaması kararına sivil kulüp yöneticileri "dengeyi" bozuyor gerekçesi ile itirazda bulunuyorlardı. Sonuçta 1942 - 1943 sezonu maçlarının Asker - Sivil iki grup halinde oynanmasına karar verildi.

1947 yılında Genelkurmay Başkanlığı askeri güçlerin sivil kulüpler ile maç yapmasını yasaklamış, kulübümüz bu karar gereği lig maçlarından çekilmek zorunda kalmıştı. Bu karar üzerine kulübümüz genel başkanı Tüm General Fikret Karabudak kongreyi toplantıya davet etti. 2 Temmuz 1948 günü yapılan kongrede "Cemiyetler Yasasına göre sivil kulüpler arasında faaliyet gösterebileceğimiz yeni bir tüzük hazırlanması" kararı alındı. Komisyon çalışmalarını çok kısa bir sürede tamamlayarak kulüpler arasında maç yapabileceğimiz yeni bir tüzük taslağı hazırladı.

Taslak 31 Temmuz 1948 günü yapılan kongremizde kabul edilerek Ankaragücü Gençlik Spor Kulübü adı ile liglere katılmamız sağlandı." 


Durali Akpınar'ın acı günü
Faruk Koca: Yeni stada yakışır bir takım yaratacağız.
Balıkesir engeli de aşıldı, Süper Lig'e 1 puan kaldı!
7
Ankaragücü'nden beklenmedik yenilgi!
1
Ankaragücü Şampi...!
4
İyi, kötü, çirkin!
Facebook Yorumları
Facebook üzerinden yorum var.
Site Yorumları
YORUM YAZ
Adınız:
Yorum:
Okuyucularımızın görüşleri bizim için çok önemlidir.
İçinde küfür, hakaret, tehdit, aşağılama bulunmayan; aynı bilgisayardan farklı isimler ile yazılmayan tüm yorumlar yöneticilerimizin onayından geçtikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.
1
Aga
31 Ağustos 202012:31
Biz seni kupalar için değil sanli tarihin için kutsal bir takım olduğun için 110.yilin kutlu olsun Ankaragücülü daha niceleri bizim gibi sevecek bizim gibi uğrunda ölecek ama sen daima yaşayacaksın sanli Imalati.harbiye.