Klasspor - Bülent Atlas - Masum değilsiniz hiç biriniz! yazısı

Site İçi Arama


MASUM DEĞİLSİNİZ HİÇ BİRİNİZ!

8470 Okunma


Geçtiğimiz hafta oldukça gerilimli geçti.

Önce Gençlerbirliği başkanvekili Arif Ölmez’in açıklamaları, ardından Arda Çakmak’ın cevabı ve son olarak Murat Cavcav’ın oku oku bitmeyen açıklaması.

Dört yöneticinin istifa ettiği Ekim ayının başında yine karşılıklı açıklamalar patlamış, yönetim muhalefete, muhalefet yönetime ağır sözler söylemişti. Ben de bir yazı kaleme almış “İkinizin de birbiriniz hakkında söylediği her söze katılıyorum” demiştim.

Aynı yerde duruyorum.

Yönetimin muhalefete, muhalefetin yönetime söylediği sözlerin büyük kısmında haklılık payı var.

Dilin kötülüğü, olaylara sadece kendi açılarından bakmaya çalışmaları ise çok garip değil. Yapılan açıklamaları açıp satır satır şurada hata var, şurada aslında öyle olmadı gibi polemiklere girmeyeceğim.

Benim derdim başka.

Önce Murat Cavcav’ın açıklamasından başlayayım.

Geçmişte yaptığımız hatalardan ders aldık diyor ama o hatalardan misal hiç bahsetmiyor.

Ümit Özat’a bu kadar yetki vermek hatalardan biri miydi mesela?

Ya da Özat ile spor kulübünü gece kulübü gibi kullanıp sabahlara kadar içmenin hata olduğunu gördü mü?

Özat’ı tekrar getirmek hataydı diyebiliyor mu?

Her galip gelinen maçtan sonra birilerine laf soktuğu için pişman mı?

Ya da Galatasaray maçı sonrası soyunma odasında attığı göbeği hala doğru buluyor mu?

“Düşsek de kalsak da Ümit Özat ile devam edeceğiz” sözünün bir hata olduğunu fark etti mi?

Teknik direktörünün başta şahsıma, sonra taraftarlara ettiği sözler ve saldırılar karşısında susmasının hatta kulüp sitesinden yalanlama yayınlamasının bir hata olduğunun bilincine vardı mı?

Bence varmadı.

O beş sayfalık mektupta buna dair hiçbir emare göremedim ben. Gören varsa söylesin. Hatta o mektubun yazım diline bakıldığında Ümit Özat’a yakın kişiler tarafından kaleme alındığı hissini de vermiyor değil.

Murat Cavcav, sadece kulübe değil kendisine de en büyük zararı veren Ümit Özat ile kimsenin anlam veremediği o garip ilişkisini sonlandırmaz ise yazdığı, çizdiği sadece Arda Çakmak’a laf sokmaktan öteye gidemez.

Taraftar üzerinde kaybettiği güveni biraz kazanmayı ve taraftarın gelecek sene takımı Süper Lige çıkaracağına inanmasını istiyor ise ilk önce suçu bir yerlere atan açıklamalar yapmayı bırakıp, sağlam bir öz eleştiri eşliğinde “Ümit Özat bir daha bu kulübün kapısından içeri giremez” demesi gerekiyor. Takımı küme düşüren, bütün camianın aylardır sinirlerini hoplatan hocanın arkasından “Teşekkür ederiz” mesajı yayınlaması değil.

Ümit Özat’ın gölgesi Gençlerbirliği’nin üzerinde durduğu sürece Murat Cavcav kendine insanların güveneceğini beklemesin.

Murat Cavcav artık fark etsin ki bu kulüp kendi verdiği hatalı kararlardan dolayı düştü. Başka suçlu aramasın. Ümit Özat’ı getiren de, bu kadar sınırsız imkân veren de, takımı küme düşüren de, 40 yılda biriktirilen parayı bir yılda bitirmeyi başaran da kendisi.

Bu arada mektupta “Kulüpte hala hatırı sayılır paramız var” cümlesi geçiyor. Hatırı sayılır paraların miktarını İlhan Cavcav çıkar gururla söylerdi. “Kasamızda şu kadar var” diye. Eğer rakam verilmekten özellikle imtina ediliyor ise o para o kadar da hatırı sayılır seviyede değildir sanki.

Yanlış mıyım?

Keşke 3-5 ne kaldıysa söyleseydiniz de hasar raporunu çıkarırken daha doğru veriler elimizde olsaydı.

KONGRE SORUNSALI

Kongre olacak mı olmayacak mı?

Murat Cavcav, bu kadar üye yapmasına rağmen neden kongreden kaçıyor?

Neden kongre yapılmıyor?

Şimdi hikâyenin başına dönelim.

Geçen sene Şubat ayı. İlhan Cavcav’ın vefatının hemen sonrası.

Gençlerbirliği olağanüstü kongreye gidecek.

Kulüp tüzüğüne göre başkan ayrı, yönetim ve diğer kurullar ayrı seçiliyor.

Toplanan kongrede toplanıp sadece başkan seçilip devam edilebilir. Zaten 2018 Mayıs ayında olağan kongre var.

Ama o dönem kulübün Genel Sekreterliğini yürüten Sinan Gürsoy muhteşem bir fikir ortaya atıyor.

“Tüm kurulları yeniden seçelim, ibra işlemlerini hallettirelim, bir sonraki kongreyi de 3 sene sonra yapalım” diye. Nedenini kimse bilmiyor.

Yönetimde karşı çıkanlar olsa da Sinan Gürsoy avukatlığını da kullanıp Murat Cavcav’ı ikna ediyor ve kongrenin 3 yıllık yapılması kararını aldırıyor.

Sinan Gürsoy bununla da yetinmiyor. Korku dağları yaratmaya başlıyor. “Niyazi Akdaş aday olabilir, Zeki Ünaldı aday olabilir” diye Murat Cavcav’ı korkutup bir de 600 üye yapılmasının yolunu açıyor.

Çıksın “Ben öyle bir şey yapmadım” desin…

Diyemez!

Kongre yapılıyor, kongrenin 3 yıl süre için yapıldığı oylanmadan Divan tutanaklarına işleniyor. Merak eden Youtube’da kongre görüntülerini açsın, izlesin. Nerede oylandığını bana da göstersin. Oylanmadığını söyleyen Divan Başkanı rahmetli İsmail Özersin’in uyarmasına rağmen “Boş ver” diyebiliyor.

Demedim diyebilir mi?

Diyemez!

Sonra Sinan Gürsoy’un kulüpte yaptığı işler ortaya çıkmaya başlıyor, Murat Cavcav rahatsız olmaya başlıyor, tam görevden alacakken 3 yöneticiyi daha yanına çekip istifasını veriyor.

Hem Murat Cavcav’ın hem Arif Ölmez’in kongrenin neden yapılmadığı konusunda söyledikleri onun için baştan sona kadar haklı.

Eğer bu ay kongre yapılmıyor ise bunun tek sorumlusu aslında şu an muhalif harekette görünen Sinan Gürsoy’dur.

Peki kongre yapılmalı mı?

Takım küme düşmüşken, yeniden bir yapılanma ihtiyacı varken, en azından delegelerden tekrar güven oyu almak için bile olsa kongre yapılmalı.

Ancak mevcut şartlara baktığımda “Bence şu an yapılmamalı.” diyorum…

Murat Cavcav’ın Ümit Özat ile bağı tamamen kesilmeden yapılacak bir kongrede yönetime kimlerin girebileceğini ben kestiremiyorum. Ortada gezinen dedikodular da yöneticilik vaat edilen kişilerin pek muteber kişiler olmadığı yönünde.

Bu kulübün öncelikli sorunu üstte de bahsettiğim gibi kongrenin yapılması değil Ümit Özat ile bağın koparılması.

Büyük kısmı kendi yaptığı üyelerden oluşan bir kongrede Murat Cavcav’dan başkasının kazanması zaten çok kolay da görünmüyor.

ÜMİT ÖZAT NE İSE SİNAN GÜRSOY DA ODUR!

Kişilik itibari ile bayılırım muhalefete…

En sevdiğim şey, her kulüpte doğruları söyleyen, projeler üreten, seçilemese bile kulübü doğru yola yönlendiren muhalefet olmasıdır.

Gençlerbirliği’nde de 12 yıl sonra bir muhalif hareketin olmasından onun için çok mutluyum.

Ama gelin görün ki Gençlerbirliği’nde oluşan bu muhalif harekete, hem de en ihtiyaç duyulduğu zamanda bir türlü ısınmadım. Uzak durdum hatta.

İlk basın toplantılarına katıldım. Sinan Gürsoy’un anlattığı masalları dinledim, videosunu çektim, haberini yazdım. Ama tek soru bile sormadım.

Taraftar yemeğinin yapıldığı otele kadar gittim, muhabiri bıraktım ama içeri girmedim. Orada “Sen ne düşünüyorsun” diye soranlara “Muhalefet olması iyidir ama şunlar geçmişlerinde şöyle, şöyle yaptılar” demek istemedim. Onların düzenlediği yemekte onların arkasından konuşmayı kendime yakıştıramadığım için katılmadım. Haber değeri olan ne varsa hepsini siteden paylaştım.

Demek istediğim odur ki…

Doğru hamleleri doğru insanlar yapar…

Ama baştan beri muhalif hareket yanlış insanlar ile yola çıktı.

Yanlış insanlar yüzünden doğru insanlar da “Gençlerbirliği için” bile olsa muhalif hareketten uzak durdu.

Yönetim, muhalefetin içine Truva atı yerleştirse emin olun bir oluşuma bu kadar zarar veremezdi.

Kimden mi bahsediyorum…

Tabi ki Sinan Gürsoy’dan.

“Abartıyorsun Bülent” diyebilirsiniz ama o kadar emin söylüyorum ki Sinan Gürsoy’un bu kulübe verdiği zarar Ümit Özat’tan az değildir.

Bir kısmını hemen anlatayım…

2005 yılında Gençlerbirliği tüzük kongresi yapıyor. Üye olanların 2 yıl beklemesini gerektiren tüzük maddesi kaldırılıyor. Şu an toplama üye dediğimiz olayların başlangıç noktası bu tüzük kongresi oluyor. Kongrenin mimarları, İlhan Cavcav’ı bu tüzük değişikliğine ikna eden Ufuk Özerten ile Sinan Gürsoy

2006 yılında Atilla Aytek, başkanlığa aday oluyor. Aytek’in başkanvekilliği görevini bırakıp muhalefete geçmesinde bu ikilinin önemli katkıları da yok değil. Meseleleri zaten Aytek’i kulüp dışında bırakıp kendilerine hareket özgürlüğü sağlamak. Kongre yaklaşırken “Aytek seçimleri kazanacak” kabusu yayıp bir gecede 1200 üye yapılmasının mimarları da Ufuk Özerten ile Sinan Gürsoy…

2008 yılında kulüpte bir üye temizliği yapıldı. Birçok Gençlerbirliği taraftarı farkında bile olmadan üyelikten çıkarılıyor. Erken fark edip tepki gösterenler dönüyor, birçok Gençlerbirliği taraftarının üyeliği düşürülüyor. Bilin bakalım bu operasyonun mimarı da kimdi? Tabi ki Sinan Gürsoy

Ara dönemde Sinan Gürsoy kulüpte yönetici olarak görev yapmadı. Gençlerbirliği sayesinde PFDK üyesi oldu. Bir taraftan da kulübün avukatlığını yürütmeyi sürdürdü. Sinan Gürsoy öncesi neredeyse hiçbir futbolcuya ya da teknik direktöre tazminat ödemeyen kulüp (Deniz Barış’ın Fenerbahçe’ye gidişi ve Gençlerbirliği’nin parasını almak için nasıl mücadele verdiğini hatırlasınlar) gelene - gidene tazminat ödemeye başladı. Hukukçu değilim. Sonuçlara bakarım. Kendi değil başka bir spor hukukçusu “Sinan Gürsoy’un hazırladığı sözleşmeler doğruydu” desin, bu lafımı geri alayım. Ama benim tanıdığım tüm spor hukukçuları tersini söylüyor.

2015’de İlhan Cavcav’ı ikna edip yönetime tekrar giriyor. Giriyor girmesine de bu sefer de Türkiye Futbol Federasyonu seçimlerinde kulüp Yıldırım Demirören’i desteklerken kendini Haluk Ulusoy’un listesine yazdırıyor. Kendinin kaybetmesi umrumda değil de federasyonun Gençlerbirliği’ne tavrı tamamen değişiveriyor.

2016’da Gençlerbirliği’ne ait bir arazinin imar izni çıkıyor. Kat karşılığı müteahhit firma ile anlaşma yapılıyor. Kulüp yönetiminde o kadar inşaat işi ile uğraşan adam olmasına rağmen projenin başından sonuna kadar ilgilenen kişi avukat Sinan Gürsoy oluyor. Projede bazı şaibeler ortaya çıkması üzerine İlhan Cavcav araştırılmasını istiyor, Sinan Gürsoy bunun üzerine bir atar yapıp istifasını veriyor, konu Klasspor’da haber olunca İlhan Cavcav’ın yanına gidip yalvar yakar istifasını geri çekiyor. Ama şaibeler ortada duruyor. Kimse araştırmıyor, bir laf etmiyor. Ama herkes en az 50 milyon TL kazanılması gereken araziden 25 milyon TL bile gelmeyeceğini söylüyor.

Ümit Özat’ın televizyonlarda “Birbirlerine hırsız diyenler şimdi bir arada” lafı var ya işte tam bundan bahsediyor. O inşaat işindeki şaibeleri anlatanlar, Sinan Gürsoy’un şu an muhalif harekette birlikte olduğu insanlar. Ümit Özat haksız mı? Belki de 1.5 senede söylediği tek bu konuda haklı.

2017’de Murat Cavcav’ın seçildiği kongre yapılıyor. Olağanüstü kongreyi olağan kongreye çeviriyor, üç seneye uzatıyor, bir de aklı sıra Murat Cavcav’ı korumak için 600 üye yapılmasını sağlıyor.

Gençlerbirliği’nin gerilemeye başladığı 2005 senesinden bu güne yapılan tüm yanlış uygulamaların başını çeken Sinan Gürsoy, şimdi saraydan kovulunca ahlak dersi veren Hürrem Sultan gibi “Naylon üye nasıl yapılır, böyle seçim olmaz” goygoyları çekiyor.

Birisi de çıkıp “Bu işleri bu kulübe ilk bulaştıran sensin” demiyor, bir de muteber bir adammış gibi yanlarında gezdiriyorlar.

Bu arada Galatasaray plakalı araçla gezenleri, Ankara Galatasaraylı İş Adamları Derneği başkanlığı yapmışları şimdilik saymıyorum bile.

Takım küme düşmüş, kasasındaki para erimiş, Ümit Özat gibi bir felaketi yaşamış kulüpte muhalefet; arkasına alacağı rüzgârı Sinan Gürsoy ile kesti. Kendilerini kocaman alkışlıyorum.

“Birlikte yola çıktık” muhabbetini sürdürmeye devam ederlerse kongre yapılsa bile bir sonuç alabilmesi zaten zor.

Defalarca yüzlerine söylemenin rahatlığı ile buradan yazıyorum.

Çocukluktan Gençlerbirlikli Arda Çakmak, Sinan Gürsoy ile yollarını ayırmadıktan sonra yanında olması gereken Gençlerbirliklilerin hiç birini bulamaz, düzenlediği yemekte Gençlerbirliği küme düşerken göbek atan Sinan Gürsoy’u izler, alkış tutar.

Yani demek istiyorum ki yol yakınken “Tutmayın küçük enişteyi, salıverin gitsin”

Devam edecek!

Facebook Yorumları
Facebook üzerinden yorum var.
Site Yorumları
YORUM YAZ
Adınız:
Yorum:
Okuyucularımızın görüşleri bizim için çok önemlidir.
İçinde küfür, hakaret, tehdit, aşağılama bulunmayan; aynı bilgisayardan farklı isimler ile yazılmayan tüm yorumlar yöneticilerimizin onayından geçtikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.
4
Dursun ARSLAN
22 Mayıs 201817:49
Her platformda Gençlerbirliği ile ilgili yazılan yazı ve haberleri en ince ayrıntısına kadar okuyor ve takip ediyorum.Büyük çoğunluğunu kesip saklayarak arşivliyordum.Ancak M.Ali ÇETİNKAYA,E.TUNÇALP ile seni düzenli olarak takip etmeye başlayalı arşive ihtiyaç kalmadı.Yüreklerinize ve kalemlerinize sağlık. Bizleri bilgilendirdiğiniz için;Teşekkürler Bülent ATLAS, M.Ali ÇETİNKAYA,Ercüment TUNÇALP
3
Mustafa Tanrıverdi
22 Mayıs 201816:47
Ortada bir değnek var tutacak yeri yok. Her tarafı batmış durumda. Adam gibi adamlarla yola çıkılmaz ise herkesin sonu yine hüsran birazda kişileri tanımak lazım seçimi iyi yönde kullanmak gerekli yoksa eski tas eski hamam bir şey fark etmez.
2
F.Kaya
22 Mayıs 201814:24
Muratinda, Sinaninda, Ardaninda, Umitinde ...... Keşke kulübü Çinliler falan alsa. En azindan adamlarda is ahlaki var
1
Mahmut
22 Mayıs 201814:00
Bülent içimizi ferahlattın ! Demek ki 100 yıllık çınar için ümitler tükendi. O zaman ört ki ölem !
BÜLENT ATLAS



Yazarın Diğer Yazıları