Başkent kulübü sudan sebeplerle ligden düşürüldü. Daha önce Ankaraspor’u yöneten kadro Ankaragücüne geçmiş. Ya iki takım karşılaştığında şüpheli bir durum oluşursa imiş !
Yani suç yok, ihtimali var. Ve bu ihtimale dayandırılan ‘küme düşürme’ kararı rahatça verildi.
Galatasaray’ın olayında ise belkide yüzyılın sahtekarlığı var.
Cezalı basketbolcu Cemal Nalga, Tufan Ersöz adlı takım arkadaşının 7 nolu formasıyla bu sahteciliği yaptı, daha doğrusu yaptırıldı.
Galatasaray idari ve teknik kadrosu, “arkadaşının formasını giy” diyorlar, sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısıda “niye giyeceğim, başıma birşey gelir, ben profesyonel sporcuyum” demiyor. Şube sorumlusu olan yönetim kurulu üyesi Yiğit Şardan uykuda, ama uyanır uyanmaz istifa ediyor.
Rakip Deutsche Bank Skyliners’in Türk koçu Murat Didin, muhtemelen “büyük kulüptür, ne yapsa yeridir” diye boş veriyor.
Şimdi sıkı durun. Kulüp ikinci başkanı Mehmet Helvacı ne diyor ? “Yiğit Şardan yönetimden değil, sadece şubeden istifa etseydi yeterliydi” buyuruyor.
Kimsede çıkıp,”Sen niye duruyorsun, kulüp başkanı niçin duruyor, hepinizin istifası gerekmezmi ? Alt kadrolar tarafından uyutulmak bile istifa için yeterli sebep teşkil etmezmi?” demiyor.
Basketbol Federasyonu Disiplin Kurulu kararını açıkladı. Kusuru olan kişilere hak mahrumiyeti ve para cezaları var. Doğal olarak cezalı Cemal Nalga’nın oynadığı maçlarda hükmen yenilgi var. Küme düşürme yok ! Ankaraspor’a var, Galatasaraya’a yok.
Oysa bu olayda;
1- Arkadaşının formasını giyen Cemal Nalga tarafından seyircinin aldatılması var.
2- Maç belgelerindeki yazılı beyan ile federasyonun aldatılması var.
3- Rakip Alman takımın Türk koçu, durumu büyük ihtimalle bildiğine göre, rakibin organize şekilde aldatılması var.
4- Türkiye basketbol liginde oynayan diğer takımların; “Cemal hazırlık maçlarında cezasını tamamladı” bildirimi ile aldatılmaları var.
5- Sponsor Cafe Crow’nın yaptığı yatırıma ve markaya leke sürme var.
İşte Ankara örneğinde sicili tertemiz bir kulüp, daha önce onlarca örneği olan “yöneticilerin yer değiştirmesi” ve hatta “aynı anda her iki kulüpte birden görev alması” gibi sıradan sebeplerle küme düşürülürken, henüz yeryüzünde bir başka kulüpte tesbit edilmemiş böyle bir sahtecilik sadece geçiştiriliyor.
İlkini gerçekleştiren Türkiye Futbol Federasyonu, ikincisini gerçekleştiren Türkiye Basketbol Federasyonu. İkiside bu ülkenin federasyonları.
İşte sık sık “adalet anlayışınızı sevsinler” dediğimiz konular bunlardır. Son zamanlarda oldukçada fazla yaşamaya başladık.
Bu çifte standart sürdüğü sürece, “Anadolu’dan şampiyon çıkamaz” dediğimizde budur.
