Site İçi Arama
Eskişehirspor’un geçmişinde öyle anılar var ki Anadolu takımları arasında “Efsane” lakabını en çok hak eden takımlardan biridir.
Akademi Gençlik, Eskişehir İdman Yurdu ve Yıldıztepe amatör kulüplerinin birleşmesiyle 19 Haziran 1965’te resmen kurulan Es-es’in logosundaki “üç yıldız”ın üç yıldızı da bu takımlardır işte! Eskişehirspor, 1966-67 sezonunu 8. sırada bitirdi. Yeni ligine alışmaya çalışan, ikinci sene de ligi 9. sırada tamamlayarak Abdullah Gegiç’in ve önemli oyuncuların transferiyle gerçek bir takım hüviyetine kavuşan Es-es, 1968-69 sezonundan itibaren 1974-75 sezonu sonuna kadar ligde müthiş bir performans çizdi ve 3 kez 2., 2 kez 3., 2 kez de 4. olmayı başardı. Eskişehirspor ayrıca 5 sezon art arda olmak üzere, 9 sezon Beşiktaş’ı (1968-69/1972-73 arası, 1974-75, 1975-76, 1978-79, 1979-80), 3 sezon Fenerbahçe’yi (1968-69, 1971-72, 1980-81), 3 sezon Galatasaray’ı (1969-70, 1973-74, 1979-80) ve 1 sezon da Trabzonspor’u (1974-75) geride bıraktı.
Es-es’i bu başarılar kadar Türk futboluna kazandırdığı değerler de efsane yapmıştır. Birinci Lig takımları arasında en organize seyirci ve amigo örgütlenmesi bir dönem hep Es-es’in tekelinde kalmıştır. Es-es seyircisi Türkiye'de ilklere imza atmış bir topluluktur. Kitlesel deplasman hareketlerine 80'lerde imza atan Es-es yine o yıllarda kartonlarla yazılar yazarak futbolcularını coşturmasını bilmiştir.
Amigoların ve takımlarının büyüsüne kapılan Eskişehirliler için Es-es tüm hayatları olmuştu. Belki o dönemde bugünlerdeki gibi televizyonlarda kadın programları olsaydı. Büyük ihtimalle eşlerinin Eskişehir tutkusundan şikayetçi kadınları görürdük ekranda. Bu öngörüyü iddialı bulanlar lütfen aşağıdaki alıntıyı okusun: “Eşim 700 lira maaşlı bir memur ve Eskişehirspor’un koyu bir hastasıdır. Eve, kırmızı-siyah renklerden başka renkli bir eşya sokmamaktadır. Evet, bu Eskişehirspor yüzünden ailevi durumum çekilmez bir hale geldi. Eskişehirspor’u ben dahil 4 çocuğumdan daha fazla sevmektedir. Ayrıca Eskişehirspor’un her deplâsmanına gidip ortalama 100 lira harcamakta ve bunu çocuklarının nafakasından kesmektedir. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, Eskişehirspor kazanınca sevinçten, yenilince üzüntüden komaya girinceye kadar içmektedir. Bunun tabiî neticesi olarak da evde, huzursuzluk çıkartmaktadır. Bu sadece benim değil, bütün Eskişehirli hanımların başındadır. Şehrimizin kulübü şehirce tutulur ama böyle hastaca tutmak bizleri çileden çıkarıyor. Sorarım size şimdi, bu durumda biz nasıl olur da Eskişehirspor’u tutar ve onun muvaffakiyeti için çalışırız? Kocalarımızı bize iade etsin başka ihsan etmiyoruz...”
br> “Eskişehirspor Kocalarımızı Bize Bıraksın”, F. Cem, Serbest Kürsü (Yöneten Mesul Müdür: Tahsin Öztin), Hürriyet, 29 Mart 1969
Amigolardan söz açılmışken işte size iki örnek. Değil Türkiye’de dünyada bu tür amigolukların benzeri bulunamaz: “Dünya’nın en büyük orkestrasını yöneten Eskişehirspor Amigosu Orhan’a üç Amerikalı Ay Fatihi tarafından Teksas Uzay Merkezi’nden bir mektup gelmiştir. Komutan Neil Armstrong, kumanda modülü pilotu Michael Collins ve Ay modülü pilotu Edward Aldrin’in imzalarını taşıyan mektupta şöyle denilmektedir: ‘Es Es’li amigolar ve Amigo Orhan. Millî gayemiz olan Ay’a muvaffakiyet dolu iniş ve dönüşümüze hissedar olmanızdan dolayı çok çok müteşekkiriz. İnanıyoruz ki cihan şumul keşfimiz beşeriyet için büyük faydalar sağlayacaktır. Bu başarımızda sizlerin iyi dilekleri ve cesaret verici destekleri ve duaları bizleri ayakta tutmuştur. Mütevazi teşekkürlerimizi sunarken, bütün Es Es taraftarlarına başarılar dileriz’...”
Geçtiğimiz günlerde ülkemizi yine ziyaret eden Kraliçe’yle Es-es taraftarı 40 yıl önce tanışmıştı Eskişehirspor takımın oyuncularından Necdet Yıldırım, bağırsak kanserine yakalandı ve tedavi için Londra'ya gönderildi. Necdet, Londra'da bulunduğu sıralarda Eskişehirspor taraftarları da boş durmadı ve Türk futbol tarihinde eşi benzeri olmayan bir incelikle futbolcularına sahip çıktı. Olayı "Patikçi" Kadir Göncü şöyle anlatıyor: "Necdet'imiz daha iyi tedavi olur düşüncesiyle İngitere'ye gönderilmişti. Kalbimiz onunlaydı ve hiçbirimizin aklından çıkmıyordu. Bir gün İstanbul'da maçımız var. Biz yine bütün işimizi gücümüzü bıraktık ve deplamsana koştuk. Maçtan önce her zamanki gibi Çiçek Pasajı'na oturup kafaları çekiyoruz. Ayı Yusuf dediğimiz merhum Yusuf Bayraktar birden bir fikir ortaya attı "Ulan" dedi. "Bizim Necdet orada tek başına, yaban ellerde. Onun için ne yapalım da yanında olduğumuzu hissetsin." Aramızdaki fikir teatisinin ardından Necdet'e güzel bir jest yapmaya karar verdik. Beyoğlu'nda o zamanlar Sabuncakis diye meşhur bir çiçekçi var. Diyelim ki dünyanın bir ucuna, kutuplara çiçek göndermek istiyorsun. Sabuncakis'e aresi bildirmen yeterli. Adam adrese teslim garantili iş yapıyor daha o yıllarda. Çiçek Pasajı'nda herkesten para topladık, Necdet'e çiçek göndereceğiz. Derken Ayı Yusuf yine inceliğini gösterdi "Yahu İngiltere Kraliçesi Elizabeth'e de bir çiçek gönderelim, yanına da bir not yazalım gitsin Necdet'i ziyaret etsin, çocuk sevinir" dedi. Nasıl olsa çiçeklerin kesin gideceğine eminiz.
“Eskişehirsporlu taraftarların İngiltere Kraliçesi Elizabeth’e gönderdikleri bir demet gül İngiltere’de büyük alâka uyandırmıştır. Kraliçe Elizabeth dün Eskişehirspor Kulübü’ne bir teşekkür mektubu göndermiştir. Kraliçe ayrıca özel sekreteri Margaret Hay’ı halen Londra’da tedavide bulunan Necdet Yıldırım’la alâkalanması için görevlendirmiştir. Kraliçenin direktifi ile Margaret Hay tarafından kaleme alınan teşekkür mektubu şu şekildedir: İngiltere Kraliçesi, göndermiş olduğunuz kırmızı güllere teşekkür için beni görevlendirdi. Kraliçe bu fevkalâde çiçeklerin kendisini çok memnun ettiğini bildirdi. Siz Eskişehirsporlular’a Necdet Yıldırım’ın hastalığının iyiye doğru gittiğini memnuniyetle duyuruyoruz.”
(“Kırmızı Gül Buketine Teşekkür Eden Kraliçe’nin Eskişehir’ Mesajı: ‘Necdet’in Durumu Çok İyi’ ”, Milliyet, 26 Şubat 1969)
Eskişehirspor efsanesinin öncülü sayılan Eskişehir Demirspor 1940 yılında Fenerbahçe’yi yenerek şampiyonluğu İstanbul, Ankara ve İzmir dışına ya da futbol lügatimizdeki tabiriyle Anadolu’ya getirmeyi başaran ilk futbol kulübü oldu. O yıl Gruplar Şampiyonu Eskişehir Demirspor ve Milli Küme Şampiyonu Fenerbahçe Ankara 19 Mayıs Stadı’nda karşı karşıya getirmişti. 21 Eylül’deki ilk maç 0-0 berabere sonuçlandı. İkinci maç hemen ertesi gün 22 Eylül 1940 tarihinde oynandı ve Eskişehir Demirspor maçı Çınar İsmail ile İskender’in iki golüyle 3-1 kazandı. Fotoğrafta bu önemli maçın oynandığı ve kulübün müzesinde sergilenen top gözükmektedir.
KUPALARDA ES-ES
1965-66 Es-es-Trabzon İdmanocağı: 1-0. Başbakanlık Kupası Es-es’in...
1969-70 Es-es-Göztepe: 2-1, 1-3. (Türkiye) Federasyon Kupası Finalisti...
1970-71 Es-es-Galatasaray: 3-2. Cumhurbaşkanlığı Kupası Es-es’in...
1971-72 Es-es-Altay: 2-0. Başbakanlık Kupası Es-es’in...
1986-87 Es-es-G.Birliği: 0-5, 2-1 (Türkiye) Federasyon Kupası Finalisti...
1986-87 Es-es-Beşiktaş: 6-4 / Pen. Başbakanlık Kupası Es-es’in..
TEK PROFESÖR FUTBOLCU
Es-es'in altın yıllarını yaşadığı yıllardaki en büyük iki golcüsü Fethi ve Nihat. Taraftar onlar için "Fethi-Nihat, gol at!" derdi. Birkaç yıl sonra golcülerin arasına Ender de katılınca slogan tam oldu: "Fethi, Nihat, Ender filelere gönder!" Heper, Türkiye'de profesyonel futbol oynayıp ardından profesör olan tek futbolcu.
SEVİLLA’NIN UNUTAMADIĞI FUTBOLCU
Bünyesinden üç kez de gol kralı çıkardı Eskişehirspor. Kaptan Fethi Heper, 1969-70 ve 1971-72 sezonlarında, Ömer Kaner ise 1974 -75 sezonunda gollerini gol krallığıyla taçlandırıldı. Ligdeki başarılarından dolayı Avrupa’ya açılan Es-es, Balkan Kupaları’nda Lokomotif Sofya, Farul, Konstanza, Niş ve Dinamo Tiran takımlarıyla; UEFA organizasyonunda ise Sevilla, Fiorentina, FC Köln, Leviski Sportaks takımlarıyla karşılaşıyordu. 16 Eylül 1970 tarihinde İspanya’nın Sevilla takımıyla oynanan karşılaşmaya ev sahipliği yapan Eskişehir Atatürk Stadı tarihi günlerinden birisini yaşadı. İlk maçı 1-0 kaybeden ve ikinci maçı da son 12 dakikaya kadar 1-0 yenik götüren kırmızı şimşekler, ardarda Fethi Heper’in ayağından son 12 dakikaya sığdırılan üç golle sadece Eskişehir’in değil; Sevilla’nın bile unutamadığı bir mucizeyi gerçekleştirerek tarihteki yerini aldı.
Eskişehir'in en önemli sanayi kuruluşlarından Kılıçoğlu ailesinden Yalçın Kılıçoğlu. Spora ve sanata düşkünlüğüyle tanınan ve genç yaşında vefat eden Yalçın Kılıçoğlu Eskişehirspor'un dolu dizgin başarılara imza attığı yıllarda yöneticiydi ve kulübün gizli kasasıydı. Kılıçoğlu Eskişehirspor'a verdiği sonsuz maddi destekler yanı sıra kurduğu Kılıçoğlu Sineması'yla da Eskişehirliler'in her zaman kalbinde yer aldı
Eskişehirspor'un defalarca ligi ikinci sırada bitirmesi sağlayan, şampiyonluğu kıl payı kaçıran, Es-es'in müzesine Cumhurbaşkanlığı Kupası da dahil olmak üzere Türkiye Kupaları kazandıran efsane kadrolardan birisi: Soldan Sağa: Taşkın, İlhan, Burhan, Abdurrahman, Faik Kamuran. Oturanlar soldan sağa: İsmail, Fethi, Nihat, Burhan, Şevki
Eskişehirspor kurulduğu yıl dahil olduğu II. Lig’i şampiyonlukla bitirdi ve bir sezon sonra I. Lig’e çıkma başarısı gösterdi. Fotoğrafta ilk şampiyonluğu yaşamış futbolcuların mutluluk anı gözükmekte…
Eskişehir atletizmden hentbola, futboldan bisiklete kadar pek çok alanda başarılar elde etmiş bir kent olarak her zaman spor gündemindeydi. Fotoğrafta Eskişehir’de futbola başlayan ve ardından Fenerbahçe’yle A Milli Takım’da unutulmaz maçlara imza atan Türk Futbolu’nun Mehmetçik’i Basri Dirimlili görülmektedir. Eskişehir’in futbolumuza kazandırdığı kimi isimler şunlardır: Fenerbahçe’de Abdullah Matay, Dünya Karması’na seçilen İsa, Galatasaray’da Ergün Ercins, Beşiktaş’ta Süreyya Özkefe, Fehmi Sağınoğlu, Yalçın Atabay, Yüksel Özbek, Rasim Kara, PTT’de Kubala Yüksel, Şekerspor’da Muzaffer Çil, Gençlerbirliği’nde Tevfik Kutluay, Faik Şentaşlar, Burhan Tözer, Ankaragücü’nde Doğan Tepeçalı, Beykoz’da Orhan Atmacan…
Milli Takıma da sayısız futbolcu veren Eskişehirspor’da 9 kez milli takım kaptanlığı yapan İsmail Arca öne çıkmaktadır. Tarihi fark yemeyelim diye çıktığımız 1-1 biten Almanca Milli Maçı’nda. “Türkler bana gol atamaz, atarsa saçımı keserim” diyen kaleci Maier’e enfes bir gol atan Eskişehirsporlu Kâmuran Yavuz ile Almanlar’a çim söktüren Eskişehirsporlu Ender Konca ise formalarının hakkını en iyi veren isimlerdendi. Hatta Ender’in Eskişehirspor’dan Eintracht Frankfurt’a transferi bu iki milli maçtaki oyunu sayesinde gerçekleşmişti.
Eskişehirspor taraftarı her zaman adından söz ettirmiştir. Amigo Orhan ve Amigolar Grubu’yla başlayan, Ayder ve Kızılcıklı’yla devam eden taraftar grupları günümüzde Nefer, Oldcity gibi adlarla ve ayrı ayrı takımı desteklemektedir. Fotoğrafta görülen Kızılcıklı’nın kurucu lideri Tatar Mustafa şu anda 1965’liler Derneği’nin Başkanlığı’nı yapmaktadır.
1980’lerden itibaren değişen ekonomi ve ortaya çıkan yeni anlayış pek çok kulüp gibi Eskişehirspor’u da etkiledi. 1981-82 sezonunda , sürekli zirveye oynadığı futbol ligini 15. sırada bitiren Eskişehirspor, 16 yıllık tarihinde ilk kez II. Lig’e düştü. Yılmaz Sezer başkanlığındaki takım iki yıl sonra tekrar I. Lig’e merhaba dese de, Eskişehirspor için başarı çok uzaktaydı artık. 5 sezon süren I. Lig macerasından sonra 1988-89 sezonu sonunda kırmızı şimşekler, bir karanlık meçhule, II. Lig’e tekrar düşüyordu. 1991-92 sezonunda ise Es-es tarihinin en acı olayını yaşadı ve bir sezonluğuna da olsa III. Lig’de mücadele etmek zorunda kaldı. Yılların efsane takımı, adı sanı bilinmeyen köy-kasaba takımları arasında mücadele etmek zorunda kaldı. Eskişehirsporlu taraftarlar takımlarını tekrar ve son kez I. Lig’de izlemek için 1996 yılını beklemek zorunda kaldı. Bir yıllık 1. Lig macerasından sonra ise aradan 12 yıl geçti ve 18 Mayıs 2008 akşamı Beşiktaş İnönü Stadı’nda Es-es, Turkcell Süper Lig’e tekrar çıkmanın sevincini yaşadı.
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.
