Gençlerbirliği camiası Akhisar karşısında alınan galibiyetle derin bir ‘oh’ çekti. Zira bir mucize yaşanmazsa; böylesine direnç gösteren, rakibe kafa tutan bir takım, küme düşme tehlikesi yaşamaz gibi görünüyor! Yıllardır bu çileyi yaşayan futbolseverler için artık farklı bir hava oluştu.
Biz yine tedbirli olalım, zorlu maçlar öncesinde tüm teknik ekibi, futbolcuları tebrik ederek maça bakalım...
İlk yarıda bocalayan, aksayan, sahada nasıl bir duruş sergileyeceğini bilmeyen Gençlerbirliği vardı. Bunun nedeni, Akhisar’ın gerçekten güçlü futbolculara sahip olması ve sahada ne yapacağını bilen bir takım kimliği kazanmasındandı. Kaleci Hopf’un etkili kurtarışları takımı ayakta tutarken, tribünlerdeki coşkunun artması da kırmızı-karaları motive eden bir diğer etken olarak göze çarptı. Güzel pazar gününde daha çok taraftarın ve Ankaramız’ın önemli vekillerinin tribünde olması elbette daha güzel olurdu!
İlk yarı sonunda El Kabir gibi yırtıcı özellikleri olmayan Stancu’nun forvette olması pek çok kişiyi düşündürse de takımın en değerli parçası olduğunu düşündüğüm golcü futbolcunun özelliklerini sahaya yansıtması uzun sürmedi.
Devre arasında teknik patron İbrahim Üzülmez’in kesinlikle en iyi yaptığı işlerden biri olan ‘futbolcularını motive etmesi’ ile ikinci 45 dakikada daha farklı bir Gençlerbirliği izledik. Sonuca gitmede daha kararlı gözüken başkent ekibi, oyunu önce rakip yarı sahaya yıktı. Ardından her dakika yükselen alkış sesleri ile golleri sıralamaya başladı.
Böylesine günlere özlem duyan taraftar için çok anlamlı bir galibiyet daha geldi. Ama en önemlisi kuşkusuz sahadaki Gençlerbirliği’nin verdiği mücadele, azim ve iştahlı oyun anlayışıydı...
Maçın hakemi Halil Umut Meler’in bazı pozisyonlarda hatalı olduğunu düşünsek de gelecekte iyi bir hakem olacağı izlenimi uyandırdı bende...
Ayrıca bu yükselişin Başkan İlhan Cavcav’a da şifa olması dileğiyle diyelim...