Klasspor - Özhan Yüksel - TSYD'nin Ardından yazısı

Site İçi Arama


TSYD'NİN ARDINDAN

4994 Okunma


En yakınınızdaki sözlüğü açıp bakın, TSYD Kupası'nın karşısında "sezona merhaba" yazdığını göreceksiniz. Cuma ve Cumartesi 19 Mayıs Stadı'nın yolunu tutanlar için ise Passolig gibi taraftarı sağılacak inekten fazlası olarak görmeyen yeni düzenlemeyle TSYD bir veda anlamına geldi. Koca ülkenin en medeni taraftarlarını ekran başına hapsedenler sezon boyu büyük bir minnetle anılacaklar.

Mustafa Kaplan, Metin Diyadin'in takımından oyunda hakimiyet kurma; Mehmet Özdilek'inkinden de defansın arkasına atılan toplardan skor üretme niyetini almış gibi gözüküyor. Gaziantepspor maçında görece, Konyaspor maçında ise bariz bir şekilde topla daha çok oynayan takımdık belki; ancak topta hakimiyet kurduğumuz alan 1.bölge ve 2.bölgenin kendi yarı alanımızdaki diliminden öteye geçmedi. Böyle olmasına da şaşmamak lazım. Gosso ve Doğa saf önliberolar; kısa menzilli ve enine pasları kotarmada sorun yaşamıyorlar elbet fakat ne zaman ki pasın mesafesi uzayıp dikine bir profil kazanıyor, biraz beceri istiyor o vakit tıkanıyorlar. Bu tıkanma da 2.bölgeden 3.bölgeye geçişi yapamamızın manisi oluyor. Öne aktarabildiğimiz toplarda ise Nizamettin -oyun içindeki müthiş aktifliği ve Doğa-Gosso ikilisine oranla bir iki gömlek daha üstün pas becerisine rağmen- o yumuşaklığı, inceliği gösterecek ideal bir 10 numara yeteneğinde değil. Guido'nun çok kötü; Antal'ın ise kısıtlı dakikalardaki yetersiz galalarına Deniz Naki ve Mervan'ın da geçen seneden bildik etkisiz performansları eklenince hücum aksiyonları konusunda sınıfta kaldık. Bu kötü hücum performansında fark yaratan tek isim ise oynadığı süre boyunca hayranlıkla izlediğim İrfan'dı. Vasat bir hazırlık maçındaki performans elbette belirleyici değil; ancak İrfan da bariz bir şekilde büyük bir potansiyel ışıltılarına sahip. 

Değinmemizin şart olduğu diğer konu ise birincil hücum planı gibi gözüken rakip defans hattının arkasına atılan toplar. Bu plan iki ayaktan oluşuyor; ilki santrforu sürekli hareketli kılan ve rakip stoperlerin arkasına kaçıran şekilde. Öyle ki bir açık için dahi kuvvet noksanlığı yaşayan Mervan hızı ve atletikliği nedeniyle ilk maça en uçta başladı. Bu planın Stancu'dan maksimum verim alma motivasyonuyla ortaya çıktığı inancındayım. Geçen sezonki Stancu gollerinin ciddi bir bölümünün defans arkası koşular sonrası geldiğini hatırlayalım. İlki stoperler arkasına adam kaçırma metodu dedik; ikincisi ise Doğa'nın stoperlerin arasına girdiği, açıkların da Stancu'ya yaklaşarak rakip bekleri içe gömülmeye zorladığı ve beklerimize koridor oluşturduktan sonra onları çizgide beslemeye yönelik bir plandı. Tosiç boynuna ip bağlasanız ipi çok geçmeden koparıp yaldır yaldır hücum edecek bir bek ve iki sezondur bu takımın en önemli ofans kaynaklarından biri; Hakan da teknik becerileri Gençlerbirliği'ndeki ilk dönemine göre körelmiş olsa da hala orta yapabilen, verkaça girebilen bir bek. Dolayısıyla bu tercih de teorik düzlemde kabul edilebilir bir akıl taşıyor. Ancak teorinin pratikte zehir haline gelememesinin de sebepleri var. İlk olarak santforu kaçırmaya yönelik toplar çoğu zaman Gosso'dan; kanat beke dönüşen Hakan, Ahmet Oğuz, Tosiç, Uğur gibi oyuncuları kaçırmaya yönelik diyagonal paslar ise Doğa'nın ayağından çıktı. Bir üst paragrafta değindik, tekrarlamayalım ancak bu iki oyuncu da kısa ve basit pas oyununa yatkınlar; her ikisi de topsuz oyun sorumluluklarıyla donatılıp toplu oyunda basit görevlerle sınırlandırılması gereken tipteler. Elimizde bulunan oyuncu grubu içerisinde ise oyun kurucu nitelikleri en yüksek isim Petroviç. Özellikle kanat beklere atılacak diyagonal pasları onun kalibresinde uygulayacak başka bir orta sahamız yok; fakat yabancı kuralının sınırları sebebiyle ikinci bir isim olarak Nizamettin de düşünülebilir. Bu tip paslara kıyasla hem daha ciddi bir oyun zekası hem de ekstra bir yumuşaklık talep etmesi nedeniyle santrforu kaçırmaya yönelik müdafaa arkasına atılan toplar daha büyük bir maharet gerektiriyor. Kadro içerisinde de -İrfan için çok erken olduğunu düşünürsek- bu maharete mahir bir forvet arkası 10 numaramız yok. Birincil hücum planı buyken bu planı uygulamaya sokacak bir oyuncunun olmaması balık tutmaya oltasız gitmek gibi... 

Alternatif bir forvete ve koşulsuz güven duyulabilecek Ante'vari bir stopere de ihtiyacımız var şüphesiz; ancak ve ancak şu an için en büyük ihtiyacımız kaliteli bir forvet arkası oyuncusu. Hem adı geçen muhtemel transferler arasında bu mevkiye yönelik bir ismin duyulmamış olması hem de sezon başı kampında takımla birlikte çalışmamış bir transferin/transferlerin sağlayacağı verimin sınırlılığı Gaziantepspor ve Konyaspor maçlarında izlediğim takıma dair ligin başlangıcı için beni umutsuz kılıyor.  

Facebook Yorumları
Facebook üzerinden yorum var.
Site Yorumları
YORUM YAZ
Adınız:
Yorum:
Okuyucularımızın görüşleri bizim için çok önemlidir.
İçinde küfür, hakaret, tehdit, aşağılama bulunmayan; aynı bilgisayardan farklı isimler ile yazılmayan tüm yorumlar yöneticilerimizin onayından geçtikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.
2
Halim Gençer
29 Ağustos 201410:37
Takımı iyi analiz etmişiniz.Ben bir Gençlerbirliği taraftarı olarak kaleyi Ramazan a emanet etmemeliyiz,stoper konusunu çözmeliyiz,oyun yönlendirebilecek bir orta saha ve bir tanede Stancu nun yanına forvet
1
Necdet Özkazancı
28 Ağustos 201403:37
Güzel bir analiz... Elinize sağlık...
ÖZHAN YÜKSEL